Yargıtay’ın bozma kararı sonrası yeniden yargılanan Zaman gazetesi yazarları Mümtazer Türköne hakkında 3 yıl 9 ay, Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan’a da ayrı ayrı 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
15 Temmuz’dan sonra KHK ile kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarları Mümtaz’er Türköne, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan ve Mehmet Özdemir’in yeniden yargılamasının dokuzuncu duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Yargıtay’ın bozma kararı sonrası yeniden yargılanan Zaman gazetesi yazarları Mümtazer Türköne’ye “örgüte üye olmamakla birlikte yardım” suçlamasıyla 3 yıl 9 ay, aynı suçlamayla; Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Şahin Alpay’a 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
7 Nisan tarihli duruşmada sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar eden savcı; Bulaç, Alpay, Türköne ve Alkan’ın “hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan cezalandırılmalarını istedi.
BULAÇ: DURUŞUMDAN DOLAYI CEZA İSTENDİ
Punto24’ün mahkemeden aktardığına göre; esasa karşı savunma yapan Ali Bulaç, “14 ay süren tutuklu bekleyişimden sonra bana yöneltilen ilk suçlama ‘her ne kadar suç unsuruna rastlanmasa da duruşunda suç unsuruna rastlanmaktadır. Ben neye benzediğini anlamadığım bu duruştan dolayı 22 ay hapis yattım” dedi.
6 senedir mesleğini icra edemediğini söyleyen Bulaç, “Kitaplarımın üzerinde görülmez bir ambargo uygulandı. AİHM ve AYM verdikleri kararlarla, özgürlük ve güvenlik hakkımın ihlal edildiğine kanaat getirdi. Basın Yasasına göre bir yazı ancak 4 ay içinde soruşturulabilir, sonra zaman aşımına uğrar. Üç buçuk yıl önce yazdığım yazıları hala suç delili olarak sunuyorlar. Savcı beni ‘örgüte yardım’ ile suçluyor. Savcının elinde herhangi bir delil var mı?” diye sordu.
Duruşundan dolayı cezalandırıldığını söyleyen Bulaç, “Darbe aleyhine yazdığım bunca yazıyı savcı görmüyor. Savcıların sadece lehte değil aleyhteki delilleri de göstermesi gerekir. Burada yargılanan yazılarım değil, doğrudan benim. Yazılar değil duruşumdan dolayı ceza istenmesi bunu kanıtlar niteliktedir” ifadelerini kullandı.
‘DARBE, ŞİDDET, KILIÇ HAKKI BENİM ANLAYIŞIMDA GÜNAHTIR’
Ali Bulaç, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Benim bu örgüte sempati duymam veya yardımda bulunmam eşyanın tabiatına aykırıdır. Ben İslamcı bir kişiyim. Fethullah Gülen defalarca gazeteye karşı olduğunu söyledi, gazetede solcu hatta eşcinsel yazarlar vardı.
Darbe, şiddet, kılıç hakkı, terör benim anlayışımda günahtır. İnsanlar tepkilerini barışçıl ve sivil yollarla gösterebilirler. Bütün toplumsal grupların bir arada yaşayabileceği bir modeli savunuyorum.
Suçsuzum. Ne örgüt üyesi oldum, ne herhangi bir yardımda bulundum. Beraatımı talep ediyorum.”
ALPAY: ÖTEKİ GAZETELERİN HİÇBİRİNDE İMÂKAN BULAMADIĞIM İÇİN ZAMAN’DA YAZDIM
Şahin Alpay ise Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ihlal kararlara dikkat çekerek “AYM ve AİHM aldıkları kararlarla tarafıma tazminat ödenmesine hükmetti. AYM benimle ilgili aldığı üçüncü kararında bana verilen hapis cezasının hukuka aykırı olduğuna hükmederek ikinci kez bana tazminat ödenmesine karar verdi” dedi.
“Hiçbir zaman bir dini cemaatin üyesi olmadım” diyen Alpay, “80’lerden itibaren Cumhuriyet, Sabah ve Milliyet’te yazdım.2002’den itibaren Zaman’da haftada 3 gün köşe yazıları yazdım. Öteki gazetelerin hiçbirinde yazma imkanı bulamadığım ve ek gelire ihtiyacım olduğu için Zaman’da yazdım. Dindar biri değilim, Zaman’da yazmaya başlarken mülakatta sorulan soru üstüne de ‘Kültürel olarak Müslüman’ım, gençliğimde ateisttim, şimdi ise deistim’ dedim” ifadelerini kullandı.
‘ZAMAN’DA YAZDIĞIM İÇİN PİŞMANLIK DUYUYORUM’
Alpay, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Bu davanın ilk duruşmasında vurguladığım gibi darbe girişimine gelinceye kadar Gülen hareketinin karanlık bir yüzünün olduğunu maalesef göremedim. Demokrasi üstündeki askeri vesayete hep karşı çıktım.
Gülen hareketinin bir suç örgütü olduğuna dair bir yargı kararı olsaydı bir gün bile Zaman’da yazmaya devam etmezdim. Darbe girişimini lanetliyorum, bu nedenle Zaman’da yazdığım için de pişmanlık duyuyorum.
Sonuç olarak ‘FETÖ’ silahlı terör örgütüne yardım ettiğime dair bir delil ortaya konulamamıştır. AİHM ve AYM kararları doğrultusunda beraatımı talep ediyorum. 78 yaşındayım, hayatımın geri kalanını huzur içinde yaşamayı hak ediyorum.”
TÜRKÖNE: NEDEN HAPİS YATTIĞIMI ANLAYAMADIM
Gazete makaleleri nedeniyle hapis yattığını belirten Mümtaz’er Türköne, “Hapis yatmama sebep olan suçlar sadece gazete makaleleri. Hakkımda 10 gazete makalesiyle iddianame hazırlandı. İlk yargılamada makale sayısı 23’e çıktı. Bunların çoğunda sadece başlıklar var. Bu başlıklardan nasıl bir suç çıkartıldığını, neden hapis yattığımı, neden yargılandığımı anlayamadım.
Gazete makalesi günlük tüketilen bir şeydir. Yazılan yazıların bir bağlamı vardır ve kendini okutturmaya çalışır. Ben akademik disiplinden geliyorum. Bilim eleştiriyle ilerler, şüphe her zaman bilimle uğraşanlar için imandan önce gelir. Böyle bir disiplinden gelenler bu eleştiri hakkını ve şüpheyi mümkün olduğunda dikkat çekici ve kışkırtıcı bir şekilde ifade etmeye çalışır” ifadelerini kullandı.
‘PİŞMANLIK DUYACAĞIM BİR ŞEY YAPMADIM’
Türköne, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Pişmanlık göstermediğim gerekçesiyle 2,5 yıl ilave hapis yattım. Pişmanlık duyacağım bir şey yapmadım. 12 Eylül döneminde de 2,5 sene tutuklu kaldım. Amansız bir darbe karşıtıyım. Türkiye’de darbe karşıtlığını bir sivil programa bağlı hale getiren bir kişiyim.
İltisak kelimesinin anlamını kimse bilmiyor. En çok garibime giden Türkiye’de ‘terör’ kelimesinin anlamının bilinmemesi. Bakkal terörü, meyve-sebze terörü gibi kullanımlarla anlamı sulandırıldı. Yazdıklarımı suç teşkil etmiyor, beraatımı talep ediyorum.”
ALKAN: DURUŞUMUZDAN DOLAYI BU DAYAĞI YEDİK
Davanın siyasi olduğunu ifade eden Ahmet Turan Alkan, “Bu davanın altında siyasi bir sıkıntı olduğunu biliyoruz, bu davanın asıl mahiyeti bu. Karşınızdayım çünkü heyetiniz bizi yazı yazdığımız için değil örgüte mensup olduğumuzu varsayarak suçladılar ya da mahkum ettiler.
Darbeye kadar ben böyle bir örgütün varlığını bilmiyordum. Bilseydim zaten gazeteden giderdim. Biz duruşumuzdan dolayı bu dayağı yedik. Kendimizi bir anda terörist olarak bulduk. Hangi tarihten itibaren böyle bir örgüt var?” diye sordu.
‘DEVLET ARTIK BENİM YAKAMI BIRAKSIN’
Alkan, savunmasını şöyle devam ettirdi:
“Biz yıllardır 27 Mart, 12 Eylül aleyhine yazılar yazdık, bunu neden destekleyelim? Buna da tabii ki karşı çıktık ama sesimizi çıkarmaya fırsat bulamadık, darbe girişiminin ertesi günü ‘bunları tutuklayın’ diye listeler çıkmaya başladı.
Ben bu işten yoruldum ve utanmaya başladım. Eski arkadaşlarımın çoğuyla merhabam kesildi. Yayıncım yayınlarıma boykot koyuyor, bu yaşta çocuklarıma hala yük oluyorum.
Devlet artık benim yakamı bıraksın, başka bir şey istemiyorum. Özür dilesin demiyorum ama aklasın. Beraatı hak edip etmemiş olduğumu siz takdir edeceksiniz. Beraatımı talep ediyorum.”
Mahkeme, “örgüte üye olmamakla birlikte yardım” suçundan Mümtaz’er Türköne hakkında 3 yıl 9 ay, Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan’a ise ayrı ayrı 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi.