Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 21 Kasım 2019 tarihinde yeniden görülen Cumhuriyet gazetesi davasında verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulmasının ardından ikinci kez tebliğname hazırladı. Başsavcılık, 28 Ocak 2020 tarihli tebliğnamesinde daha önceki tebliğnamede olduğu gibi Cumhuriyet gazetesi eski yönetici ve yazarlarına “üye olmaksızın örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan verilen cezaların bozulmasını talep etti.
Yargıtay’ın bozma ilamının ardından yeniden görülen Cumhuriyet davasında İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi Kadri Gürsel yönünden Yargıtay kararına uymuş, diğer sanıklar yönünden ise karara direnmişti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne gönderilen tebliğnamede, Ahmet Şık dışındaki tüm sanıkların cezalarının bozulması talep edildi. Tebliğnamede, Şık’ın “silahlı terör örgütlerine yardım” yerine “Terör örgütlerinin cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bildiri veya açıklamalarını basmak veya yayınlamak” suçu ile “terör örgütünün propagandası” ve TCK’nın 301. Maddesindeki “Devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçlarından cezalandırılması talep edildi.
Tebliğnamede, Güray Öz, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara, Musa Kart, Bülent Utku, Orhan Erinç, Akın Atalay ve Murat Sabuncu hakkında şu ifadelere yer verildi: “Cumhuriyet gazetesinde ve Cumhuriyet Vakfında yönetici olarak görev yaptıkları, suça konu edilen gazetede çıkan yazıların sahiplerinin belli olduğu, söz konusu yazılara iştirak ettiklerine dair herhangi bir bilgi, belge yada delilin dosyada olmadığı gibi bizzat gazetede suça konu edilebilecek herhangi bir yazı yazmadıkları iddia ve kabulün de bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla gazetede çıkan yazılar sebebiyle yazı yazanlar dışında herhangi bir sorumlulukları bulunmamaktadır. Bu sanıklar yönünde tartışılması gereken, iddianame ve mahkemenin kabulüne konu edilen gazetede dışında attıkları twitler, HTS raporları, Bylock kullanıcısı bir kısım kişlerlerle telefon görüşmeleri, Abant toplantılarına katılmalarıdır. Dosya kapsamından sanıklar hakkında suça konu olarak yönetici sıfatı dışında suça konu edilen twitler, HTS kayıtları, kamuoyunda Abant toplantıları olarak bilinen toplantılara katılmak olduğu iddia ve kabul edilmişse de, söz konusu eylemlerin herhangi bir suç unsuru teşkil etmediği anlaşılmaktadır.”
Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin hakkında da tebliğnamede şu ifadelere yer verildi: “Hem yönetici hem de yazar olarak görev yapmışlar ve bu sebeple gerek yönetici sıfatıyla gerek yazdıkları yazılar nedeniyle atılı suçu işledikleri iddia ve kabul edilmiş ise de; sanıkların kendileri dışında yazılan yazıların sahipleri belli olduğu, söz konusu yazılara iştirak ettiklerine ilişkin herhangi bir iddia ve delilin de bulunmadığı anlaşıldığından, yönetici sıfatıyla yayın sorumlusu olarak sorumlu tutulamayacakları, kendi yazdıkları yazılar ise bir bütün olarak nazara alındığında eylemlerinin herhangi bir suç unsuru içermediği anlaşılmıştır.”
Kadri Gürsel hakkında verilen beraat kararına karşı savcının temyiz talebinin de esastan reddi ve beraat hükmünün onanması talep edildi.
Tebliğnamenin tam metnine bu bağlantıdan erişilebilir.
Kaynak: P24