Site icon International Journalists

Türkiye Erdoğan’dan büyüktür

MUSTAFA KULELİ / TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI GENEL SEKRETERİ

Gazetecilik kamusal görevini ancak demokrasinin olduğu yerde yerine getirebilir. Dolayısıyla özgür bir medya ortamı için demokrasi mücadelesi de vermeliyiz. Çünkü Türkiye, üzerine giydirilmek istenen diktatörlük gömleğine sığmaz. Türkiye Erdoğan’dan büyüktür.

Orada zalim bir despot var ve farklı düşünenleri zorla susturuyor. Dışarıdan ülkemize bakan biri muhtemelen böyle düşünecektir. Evet, Türkiye’de tüm güç Erdoğan’da. Ama nasıl oluyorsa bu tek adam devamlı bir şeylerden şikâyet ediyor ve hiçbir olumsuzluktan mesul değil(!) Ona göre ülkede sürekli bir beka sorunu var ve her tarafımız düşmanlarla çevrili. Bu yüzden destekçileri devamlı teyakkuz hâlinde olmalı. Ağzını açan herkes ülke güvenliğine tehdit oluşturduğu gerekçesiyle susturulmalı. Doğru ya, böyle bir seferberlik durumunda çatlak seslere izin verilemez…


Türkiye’de Erdoğan’a biat etmeyen herkes absürt suçlamalar ve ağır bir nefret söylemiyle şeytanlaştırılıyor. Sadece iktidarını sürdürmeye odaklanmış bir klik, arkasındaki toplumsal destek azaldıkça saldırganlaşıyor.

Sosyal ağlarda retweet ettiğiniz tek bir mesaj bile “terörle mücadele” polislerinin sabaha karşı evinizi basmasına ve sizi gözaltına almasına sebep olabiliyor. İktidarı rahatsız eden gazeteciler fi ziki saldırıya uğruyor, davalarla yıldırılmak isteniyor, hapsediliyor. En ufak bir toplumsal itiraz derhal şiddet ile bastırılıyor. “Terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör propagandası yapmak” iddiasıyla hayatlar karartılıyor.

Bu durum demokrasiden yana olan gazeteciler ve gazeteci örgütleri ile aslında tüm eleştirel aktörleri otokontrole sevk ediyor. Ülkenin en az yarısı olan koca bir muhalefet, bu baskı ve şiddetten korunabilmek için, Erdoğan’ın çizdiği sınırlar içinde hareket ediyor. Çünkü mahkemeler bağımsız değil ve devletin polisi Erdoğan rejiminin polisi olmuş durumda.

Anayasa, kanunlar, Anayasa Mahkemesi kararları, hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları bile askıda. Peki, buradan nasıl çıkacağız?
Nefret nefreti üretir. Erdoğan gerilim, kutuplaşma ve çatışmadan besleniyorsa biz müzakere ve uzlaşıda ısrar etmeliyiz. Tercihlerimizi birbirimize dayatmak yerine yeni bir toplumsal mutabakat üretmeliyiz. Demokrasi kültürünü yayabilmek için sabırla temel hak ve özgürlükleri gündeme getirmeliyiz. Gazetecilik kamusal görevini ancak demokrasinin olduğu yerde yerine getirebilir. Dolayısıyla özgür bir medya ortamı için demokrasi mücadelesi de vermeliyiz. Çünkü Türkiye, üzerine giydirilmek istenen diktatörlük gömleğine sığmaz. Türkiye Erdoğan’dan büyüktür. Türkiye halkı zorbalığı, despotluğu eninde sonunda yenecektir.

Exit mobile version