Basın özgürlüğü konusunda çalışmalar yapan 12 uluslararası kuruluş tarafından yayınlanan bir raporda, “Olağanüstü hal uygulamasının sona ermesine rağmen Türkiye’de gazetecilere yönelik olağanüstü baskının 2018 yılında da sürdüğü” bildirildi.
Avrupa Konseyi’nin kurduğu “Gazetecilerin Güvenliği ve Gazetecilerin Korunmasının Geliştirilmesi Platformuna” destek veren 12 uluslararası medya kuruluşu tarafından yayınlanan yıllık raporda, “Avrupa’da basın özgürlüğünün Soğuk Savaş döneminden bu yana en kırılgan dönemini yaşadığı” kaydedildi.
Aralarında Sınır Tanımayan Gazeteciler, Uluslararası Basın Enstitüsü, Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun da bulunduğu toplam 12 kuruluşun yayınladığı raporda, Avrupa Konseyi üyesi 32 ülkede, 2018 yılında gazetecilere yönelik 140 ciddi ihlal yaşandığı belirtilirken, gazetecilere yönelik saldırıların sorumlularının cezasız kalması eleştirildi.
Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerde gazetecilere yönelik saldırı, tutuklama ve baskılarla ilgili geniş bilgilere yer verilen raporda, Rusya, Macaristan, İtalya ve Türkiye’ye özel bölüm ayrıldı.
Türkiye’ye yönelik eleştiriler
Raporun Türkiye bölümünde, olağanüstü hal uygulamasının sona ermesine rağmen gazetecilere yönelik olağanüstü baskının 2018 yılında da sürdüğü bildirildi ve 31 Aralık 2018 itibarıyla 110 gazetecinin tutuklu olduğu kaydedildi.
Raporda, 2016 yılındaki darbe girişimi ve olağanüstü hal uygulamasının ardından mesleklerini yaptıkları için tutuklanan ve gözaltına alınan gazeteci sayısının 200’ü geçtiği bildirildi.
Raporda, gözaltına alınan veya tutuklananların önemli bir kısmının, “Türk hükümeti tarafından terör örgütü olarak tanımlanan FETÖ ve PKK üyeliği veya propagandası yapmakla suçlandığı” belirtildi.
Türkiye’de mahkemelerde terör propagandası suçlamasının çok geniş anlamda yorumlandığı ifade edilen raporda, şiddeti teşvik etmese bile bazı yayınların bu suça dahil edilmesinin Avrupa Konseyi tarafından da eleştirildiği hatırlatıldı.
Türkiye’de yargılanan gazeteciler arasında Deniz Yücel, Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Ahmet Altan ile Cumhuriyet gazetesi muhabirleriyle ilgili davalara da atıfta bulunulan raporda, bu kişilerinden bir kısmıyla ilgili Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne intikal eden şikayetlere de geniş yer verildi.
Raporda Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olmasına rağmen, bazı durumlarda alt mahkemelerin siyasi baskıya hedef olup, üst mahkemeyi tanımayan kararlar aldıkları görüşü dile getirildi.
Kaynak: EuroNews