Afgan Gazetecilerin Taliban Esareti
Afganistan, mevcut rejimin basın özgürlüğünü çökertmesiyle gazeteciler için giderek daha düşmanca bir yer haline geldi. Taliban döneminde Afgan gazeteci olmak her zamankinden daha zor. Taliban’ın kırmızı çizgilerinin durduğu yeri bilmiyoruz. Birçok gazeteci intikam, şiddetli saldırılar ve keyfi gözaltılar korkusuyla çalışmayı bıraktı.
5 Ağustos 2022’de ben ve Alman meslektaşım, Afganistan Dışişleri Bakanlığı’ndan ülkede olanları haber yapma iznimiz olmasına rağmen, El Kaide lideri Aiman Alzawahiri’nin ABD’nin insansız hava aracı tarafından öldürüldüğü olay yerinde Taliban tarafından gözaltına alındık.
Kabil’in merkezindeki halka açık bir sokakta, bölgeye yaklaştığımızda, her ikimiz de Taliban İstihbarat güçleri (GDI) tarafından gözaltına alındık. Ajanlar bizi neredeyse bir saat boyunca bir konteynere kilitlediler, tehdit ettiler ve faaliyetlerimiz hakkında birçok soru sordular. O bölgede olmamızın amacı da dahil olmak üzere bir dizi kişisel soru soruldu.
Çalışma izinlerimizi, cep telefonlarımızı ve not defterlerimizi kontrol ettiler. Bir saat sonra bizi serbest bıraktılar ve asla geri dönmememizi söylediler, aksi takdirde bunun ciddi sonuçları olacaktı!
HER AN TUTUKLANMA KORKUSUYLA YAŞIYORUZ
Ben ve Alman meslektaşım, birkaç saat süren gözaltı süreci sonunda ciddi duygusal travma yaşadık. Taliban beni yabancılar için “casusluk” suçlamasıyla hapse attı.
Afganistan’da, Taliban yönetimi altında giderek daha katı hale gelen medya sansürüne, gazetecilere yönelik her geçen gün artan şiddet olayları takip ediyor. 22 Temmuz’da Avustralyalı muhabir Lynne O’Donnell, Taliban istihbarat ajanları tarafından tehdit edildi ve Afganistan ziyareti sırasında tanık olduğu hikayeleri kendine saklamak zorunda kaldı.
Tutuklanmamdan sonra da çeşitli vesilelerle istihbarat tarafından takip edildim. Bir Afgan gazeteci olarak Taliban rejimi altında belirsiz bir gelecekle karşı karşıyayım. 6 yıllık gazetecilik çalışmalarım sebebiyle her an Taliban tarafından gözaltına alınma, tutuklanma korkusuyla yaşıyorum.
Medya gözlemcileri tarafından geçtiğimiz aylarda yayınlanan bir raporda, Afganistan’ın Taliban tarafından ele geçmesinden bu yana medya kuruluşlarının yaklaşık yüzde 40’ının ve gazetecilerinin ise yaklaşık yüzde 60’ının işlerini kaybettiği doğrulandı. Son yirmi yılda medyanın her türlü seçeneğinden yararlanan Afgan vatandaşlarının artık kritik haberlere ve bilgilere erişimi yok denecek kadar az.
6 BİN GAZETECİ İŞİNİ KAYBETTİ
Afganistan’ın fiili rejimi altında gazetecilik faaliyetlerine devam etmek artık zor. Taliban, Afgan gazetecilerin güvenlik ve kızların eğitimi haberlerine yer vermesine kesinlikle izin vermiyor.
Halbuki Taliban, Ağustos 2021’de iktidara yeniden gelmesinin ardından, medyanın ülke genelinde faaliyet göstermesi için özgür ve bağımsız olacağına dair söz vermişti. Ancak bir ay sonra gazetecileri ve medyayı sıkı bir şekilde izleyen ve sansürleyen bir dizi yeni kurallar getirildi. Kısa ömürlü olan medya özgürlüğü, Taliban rejiminin ilk birkaç haftasının ardından rafa kaldırıldı.
Birleşmiş Milletler’e göre 2022’de Afganistan’da gazetecilere yönelik keyfi tutuklama, kötü muamele, taciz, tehdit ve sindirmeyi içeren 200’den fazla ihlal vakası kaydedildi.
Afganistan’da medya özgürlüğü daha da kötüye gitti ve gazeteciler, iktidardaki rejim altında moral bozukluğu yaşıyor. Birçok muhabir, ülke genelindeki Taliban yetkililerinin bilinmesini istemedikleri hassas konulara tanık oldukları için tutuklandı, zulüm gördü ve ölümle tehdit edildi.
Taliban’ın dönüşü, hayatta kalmak için mücadele eden medya üzerinde yıkıcı bir etki yaptı. Haber ajanslarının yanı sıra önemli sayıda radyo ve televizyon kanalı kapılarını kapatmak zorunda kaldı. Tahminlere göre 6 binden fazla gazeteci bu süreçte işini kaybetti.
KADIN GAZETECİLER YA EVE KAPANDI YA DA YURT DIŞINDA
Hepsinden kötüsü, Afgan kadın gazeteciler, hem gazeteci hem de kadın oldukları için daha fazla baskı görüyorlar. Taliban yönetiminin kadınların üniversiteye gitmelerini, hükümet veya sivil toplum yardım kuruluşlarıyla çalışmalarını ve halka açık yerlerde görünmelerini kısıtlayan kuralları ilan etmesi, kadın gazetecilerin konumunu da değiştirdi.
Kabil’deki ABD destekli hükümetin en büyük başarılarından birinin medya özgürlüğü olduğu Afganistan’da yirmi yıldır süren özgürlüğün ardından, kadın Afgan gazetecilerin en büyük kabusu olan “eve kapanma” Taliban sonrası gerçeğe dönüştü.
Taliban’ın geri dönüşüyle birçok gazeteci yurtdışına gitti. Diğerleri de Afgan polisi ve Taliban İstihbaratı tarafından göz altına alınarak sorgulandı veya tutuklandı.
KADINLAR MEDYA DÜNYASINDA YOK
Geçtiğimiz yıl Afgan gazeteciliğine yapılan kıyımda en çok kadınlar acı çekti ve kadınlar Afganistan’ın 34 eyaletinin 11’inde medya dünyasından tamamen el çektirildi.
Başkentin düşmesinden bir yıl sonra, kadın gazetecilerin yüzde 76,19’u artık ülkede çalışamıyor. “Toplumun değerlerine aykırı ahlaksız davranış” suçlamalarıyla kadın gazetecileri taciz etmek ve eve kapatmak için yaygın bir bahane olarak kullanılıyor. Afganistan’ın yeni İslam Emirliği’nin resmi söylemindeki bu gelenekçi dünya görüşü, kadın TV sunucularının kameradayken yüzlerini örtmelerinin istenmesiyle sonuçlandı.
BASINA DİN BAHANESİYLE SANSÜR
Taliban yüksek lideri Molla Haybatullah Ahundzada, 22 Temmuz 2022’de İslam’da ‘Hükümet yetkililerini delilsiz karalamak ve eleştirmek’ ve ‘Yalan haber ve dedikodu yaymak’ın yasak olduğu ve devlet çalışanlarına iftira atanların farkında olmadan düşmanla işbirliği yaptıkları ve cezalandırılacakları konusunda uyarıda bulunan yeni bir kararname yayınladı. İslam Emirliği’nin en üst düzey yetkilisinin bu açıklaması Afganistan’da basın özgürlüğünü bastırmadaki kararlılığın bir göstergesidir. Bu düzenlemelerle birlikte sansür-otosansür ve keyfi tutuklamalar arttı.
SOHRAB OMAR KİMDİR? Serbest gazeteci ve fotoğrafçı Sohrab Omar, Kabil’de dört yıl TRT muhabirliği yaptı. Omar, aynı zamanda SRF (İsviçre) ve Stern Magazine (Almanya) ile serbest yapımcı olarak çalıştı. 2022’den beri ise ZDF’de (Alman Televizyonu) serbest muhabir olarak çalışıyor. Afganistan’daki çatışmaların kalbinden gelen Sohrab, tehlikeli endüstrilerde zorla istihdam edilen 3 milyon Afgan çocuk işçinin zorlu çalışma koşullarını ortaya çıkardı.