Gazeteciler Cemil Uğur, Şehriban Abi, Hikmet Tunç, Ruşven Takva ve Zelal Sarı, 1 Mayıs İşçi Bayramında salgın tehdidi altında cezaevinde bulunan meslektaşlarını hatırlatarak dayanışmaya çağırıyor.
Bir yandan COVID-19, diğer yandan ise sistemin baskısı altında gazetecilik mesleklerini yürütmeye çalışan gazeteciler, MLSA aracılığı ile 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlayan mesajlar yayınladı. Verdikleri mesajda tutuklu meslektaşlarını selamlayan gazeteciler, maruz kaldıkları baskıların COVID-19 salgınından farksız olduğuna dikkat çekerek, “Bugün cezaevinde olan meslektaşlarımız COVID-19 riski ile karşı karşıya. Yaşanan tüm baskılara rağmen meslektaşlarımızın yanındayız. 1 Mayıs’ın dayanışma bayramına dönüşmesini diliyoruz” dedi.
‘Örgütlü olmanın önemini yaşadıklarımızla öğrendik’
Dünyayı ve ülkemizi saran COVID-19 salgınıyla beraber pek çok insan evde kalmaya ederken, biz gazeteciler ve çeşitli sektörlerde çalışan on binlerce emekçi, hayatları pahasına insanların hayata tutunması için işine gitmek, işini yapmak zorunda. Halka gerçekleri ulaştırmak için sokakta iken gereken tedbirlerimizi alıyoruz. Emeğin en yüce değer olduğunu dayanışmanın, örgütlü olmanın, birlikte hareket etmenin önemini bir kez daha yaşadıklarımızla öğrendik. Bu yıl alanlarda bir araya gelip sesimizi duyuramayacağız belki ama dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca emekçi olarak hep aynı şeyleri dillendireceğiz.
‘Meslektaşlarımız salgınla karşı karşıya’
Özellikle 1 Mayıs’a giderken bugün sırf halka gerçekleri ulaştırmak için ve mesleğini icra edebilmek için cezaevinde olan onlarca meslektaşımız cezaevinde salgınla karşı karşıya. Arkadaşlarımızı ölüme terk eden bu zihniyeti kabul etmiyor ve buna karşı da susmuyoruz.
Biz gazeteciler de emeğin sömürülmediği, hiçbir gazetecinin sosyal güvencesiz çalıştırılmadığı, her güne işsizlik korkusuyla başlamadığı, sendikal örgütlenmenin engellenmediği, sadece mesleğinin gereklerini yerine getirdiği için hiçbir gazetecinin cezaevine girmediği, düşüncelerin özgürce ifade edildiği, adaletin, hukuk kurallarının herkese eşit uygulandığı, sömürüsüz, eşit, adil, herkesin barış içinde yaşadığı bir dünya istiyoruz.
‘Yaşamın hiçbir güvencesi kalmadı’
AKP’in 18 yıllık iktidarı sonucu derinleşerek büyüyen ekonomik kriz, paralelinde çığ gibi yükselen işsizlik ile kadının sömürülen görünmez emeğiyle yeniden 1 Mayıs’a gidiyoruz. Maalesef yaşamın hiçbir güvencesinin kalmadığı, eşitsiz koşullarda yaşam sürüyor. Mücadelenin en kutsalını omuzladığımız şu günlerde, düşüncesini ifade ettiği ve aynılaşmadığı için onlarca meslektaşımız şu an dört duvar arasında 1 Mayıs’ı karşılıyor. Koşullar ne olursa olsun devraldığımız bu geleneği sürdürmeye, sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” şiarıyla 1 Mayıs tüm emekçilere kutlu olsun diyorum.
‘Mücadelemiz devam edecek’
Çeşmenin başını tutan ülkelerden biri olan ABD’nin başına Trump gibi bir kapitalistin seçilmesi, yayılmacı politikayı bir devlet politikası haline getiren Rusya’nın son durumu, Çin’in ‘para kazanalım da nasıl kazanırsak kazanalım’ mottosu ile işçi haklarını lime lime etmeye çalışması ve ağababalarını taklit eden Ortadoğu ülkelerinde yaşanan insan hakları ihlalleri ile birlikte, işçi ve emekçi hakları küresel bir gerileyiş içerisinde. Fakat Kanun Hükmünde Kararnameler ile kapatılan gazete ve televizyonların ardından işsiz kalmamıza, soruşturma veya gözaltılar ile tehdit edilmemize ve Anayasal haklardan mahrum bırakılmamıza rağmen yazdığımız haberleri kamuoyuna ulaştırma mücadelemiz sürüyor. Bu mücadelemizi evinde, sokağında, tarlasında veya bahçesinde yüreğinde hisseden insanların varlığı benim indimde umudu hâlâ diri tutmakta. Bu duygu ve düşüncelerle cezaevinde bulunan meslektaşlarım başta olmak üzere bütün dünya emekçilerinin 1 Mayıs dayanışma gününü kutluyorum.
‘COVID-19 mücadelesi de sınıfsal’
Öncelikle işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı kutluyorum. Ne yazık ki bu 1 Mayıs’ı dünyayı etkisi altına alan bir salgınla karşılıyoruz. Her zaman sınıf mücadelesinin önemli olduğunu söylerken bu 1 Mayıs’ta da gördük ki virüs biyolojik olsa da, virüsün yarattığı koşullar ve bu koşullarla mücadele tamamen sınıfsal. Her 1 Mayıs’ta alanlarda olan işçiler bu 1 Mayıs’ta salgın koşullarında hiçbir önlemin alınmadığı ve sürü bağışıklığına terk edildikleri iş yerlerindeler. Biz de insanca çalışma ve yaşama talepleriyle her yıl alanlarda olan işçilerle dayanışma halindeyken bu 1 Mayıs’ta alanlarda olamasak da sosyal medyadan, evimizde balkonlarımızdan, bulunduğumuz her yerden taleplerimizi dile getireceğiz.
Bu 1 Mayıs’ı bizler de işçi sınıfının çalışma koşullarının insanca olması, COVID-19 süresince acil ihtiyaç olmayan işyerlerinin kapatılması taleplerine daha fazla ses vererek, duyurarak karşılıyoruz. Bu süreçte tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması ve yandaş basında emek sömürüsüne uğrayan basın emekçilerine uygulanan mobbing, baskı ve her türlü hukuksuzluğa karşı taleplerimizi haykıracağız.
Kaynak: İDRİS YILMAZ-mlsaturkey.com