THEMBISA FAKUDA / Güney Afrika / Gazeteci
“Kaliteli gazetecilik konusundaki tartışmaların siyasetçiler tarafı ndan yönetilmesine asla izin vermeyin, bu onların alanı değil. Siyasetçiler asla yapıcı gazeteciliğin dostu veya hayranı olmayacaklar.” (Anonim)
Lindsay Dentlinger, haber röportajlarında sadece siyahi konukların maske takması konusunda ısrar ettiği için ırkçılıkla suçlanan ENCA Haber Kanalının tartışmalı Güney Afrikalı bir gazetecisi. Olaylar, Güney Afrika Maliye Bakanı Tito Mboweni’nin 24 Şubat’ta parlamentoda yaptığı bütçe konuşmasının ardından meydana geldi. ENCA, merkezi Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde bulunan bağımsız bir haber kanalı. Olayın ardından halkın tepkisi üzerine, kanal özür dilemek için bütün niyet ve amaçların açıklandığı bir medya bildirisi yayınladı. Ancak açıklama Güney Afrika’yı daha da kızdırdı. Kanal, Dentlinger’i savunmaya çalışmak ve özellikle ülkedeki ırksal hassasiyetlerle ilgili konularda sosyopolitik gerçeklikten uzaklaşmakla suçlandı. Dentlinger, kesinlikle yanılmıştı; Güney Afrika gibi ırkçılık olaylarının sıradan olduğu bir ülkede bunu çok iyi bilmesi gerekiyordu.
TARTIŞMA FIRSATI SUNDU
Ayrıca, ENCA’nın durumu ele alma biçimi daha fazla hayal kırıklığına sebep oldu. Açıklaması yönetim ve iletişim açısından mutlak bir başarısızlıktı. Çoğu büyük kurum gibi, ENCA da sosyal medyanın kamuoyunu şekillendirmedeki gücünü ve etkisini hafi fe aldı. Bununla birlikte, Dentlinger efsanesi, Güney Afrika’daki haber alanının önemli konularını ve genelde de “İptal Kültürünü” tartışma fırsatı sundu.
GAZETECİLER KALİTELİ Mİ?
İlk olarak, Güney Afrika’da her geleneksel bütçe konuşmasının ardından gazeteciler, muhalefetten bir tepki alabilmek için meclisin önünde adeta nöbet tutuyor. Sonuç çoğunlukla başarısız oluyor. Genellikle gazeteciler kameralar önünde politikacılardan bir tepki alabilmek için koşuşturuyorlar. Normalde, bu tür kurulumlar sunucular ve muhabirler, röportajların hazırlanması için yapımcılara güvenir. Sahne arkasında hazırlıklar kameramanlardan, ses elemanlarından, yapımcılardan vb. oluşan teknik ekibin sorumluluğundadır. Stüdyo, saha sunucuları ve muhabirler arasındaki koordinasyon da teknik ekiplerin sorumluluğundadır. Dentlinger’i eylemlerinden ötürü suçlamak önemli, fakat Güney Afrika medyası genel olarak gazetecilerinin eğitimini ve kalitesini incelemeli. Mevcut hazırlık ve profesyonellik durumu göz önüne alındığında daha kötüsü de olabilirdi. Dentlinger’in eylemlerinin ardındaki gerçek ne
olursa olsun, teknik ekibinin hazırlıklı olması böyle bir olayı kolayca önleyebilirdi.
LİNÇ VEYA İPTAL KÜLTÜRÜ
Güney Afrika, toplumun her alanında ırkçılıkla savaşmaya devam ediyor; gazeteciler ırkçılıkla suçlananların arasında. Bu da, sosyal medyadaki her türlü bağnazlığa dikkat çekilmesine neden oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nde #MeToo (Ben de) ve #Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Önemlidir) hareketlerinin ortaya çıkışından bu yana, Güney Afrika da dahil olmak üzere tüm dünyada “ İptal Kültürü “ yaygınlaştı. İptal kültürü, birisinin sosyal veya profesyonel çevrelerin dışına itildiği modern bir dışlanma, sosyal medyalardaki linç etme biçimidir.
İTİBAR SUİKASTININ MEKANI SOSYAL MEDYA
Öte yandan ‘woke kültürü’, sosyal ve ırksal adalet farkındalığı için ABD’de ortaya çıkan bir terimdir. Afro-Amerikan Yerel İngilizcesi’ndeki ‘stay woke’ ifadesinden türemiştir ve bu konulara ilişkin farkındalığa atıfta bulunur. Sonuç olarak, iptal kültürü birçok insanın kariyerinin yok olmasına yol açmıştır.
Sosyal medyada linç edilenlerin bir kısmının sonradan masum oldukları anlaşılmıştır. Ekim 2017’de Mike Tunison’ın ismi belirsiz kaynaklarca istismarcı erkeklerin bulunduğu bir Google dokümanına eklendi. Tunison, kimliği bilinmeyen biri tarafından takip, taciz ve fi ziksel tehditle suçlandı. Ayrıca, hakkında
Washington Post’un insan kaynaklarına şikâyette bulunulduğu iddia edildi. Tunison’a göre böyle bir şey yoktu. “Sonunda insan kaynakları ile görüştüm ve ‘dosyanda hiçbir şey yok’ dediler. “Dosyamda olan tek şey Post’tan istifa etmek zorunda kalmamdı. Çünkü birçok insanın beni tanımasına sebep olan
uyduruk spor bloğu Kissing Suzy Kolber için yazıyordum.”
İNSANIN GEÇMİŞİ BİR VİDEODAN DAHA FAZLADIR
Tunison olayında dikkat edilmesi gereken en önemli şey, sosyal medyanın gerçekleri gözardı ederek kariyerleri yok etmek için silah haline getirilmesidir. Hukuki usulün olmaması, kanıt eksikliği ve suçlananların dışlanması endişe verici bir durum. Dentlinger örneğinde, endişe verici olan şey, yaklaşık
bir dakika süren bir videonun bir politikacı tarafından sosyal medyada yayılması ve tartışmaya sebep olması değil aynı zamanda Dentlinger’in kariyerini bir şekilde bozmayı başarmasıdır. İnsanların niyetlerini yargılamak için, geçmiş eylemleri ve aslında gazetecilikteki dürüstlükleri, kesinlikle bir video
klipten daha fazlası olmalıdır.
GAZETECİLER ARTIK DAHA DİKKATLİ OLMAK ZORUNDA
Dahası, gazeteciler ve genel olarak medya kardeşliği, iptal kültürü biçimindeki sosyal medya aktivizminin, politikacılar tarafından gazeteciliği geriye götürme aracına dönüşmemesine dikkat etmelidir. Gazeteciler, dış aktörlerin, özellikle politikacıların mesleklerindeki rolünü sınırlamak için safl arı kapatmalı, gerektiğinde kendini düzeltmeli, birbirlerini eleştirmeli ve onaylamalıdır.
MESLEKİ DAYANIŞMA YOKSA YIKICI GÜÇ VAR
Dentlinger aleyhine yapılan ırkçılık suçlamaları ilk olarak Güney Afrika’nın önde gelen politikacılardan Floyd Shivambu tarafından gündeme getirildi. Çoğu gazeteci, Shivambu’nun niyetinin Dentlinger’i karalamak, onun gazeteciliğine ve temsil ettiği organizasyona şüphe uyandırmak olduğunu anlayamadı. Shivambu, 2018’de Güney Afrika’nın önde gelen medya kuruluşlarından biri olan Netwerk24’ün bir gazetecisine saldırmakla suçlanıyor. Güney Afrika gibi gazetecilerin ırksal sınıfl ara göre bölündüğü ve rekabetin dayanışmadan ağır bastığı böyle bir ortamda bir tehlike var; gazeteciler yıkıcı güçlerin
yanında yer alırlar.
Güney Afrika’da iptal kültürü kesin bir şekilde büyümekte ve hâlâ tam bir anlayıştan yoksun. Aslında, iptal kültürünün sosyal medyada olumlu sonuçları da oldu. Ancak hesaplaşmak isteyenler için silah haline geldi.