Site icon International Journalists

PEN, Ahmet Altan’ın iddianamesini inceledi: ”Baştan sona kadar savcının yanlış hukuki nitelendirmesine dayalı”

PEN Norveç, 2020 yılında Türkiye’den ve Avrupa’nın birçok ülkesinden yargıç, avukat ve akademisyenle işbirliği içinde, öne çıkan basın ve sivil toplum davalarından 12’sinin iddianamelerine yönelik rapor hazırlamaya başladı. Bu kapsamda hukukçu ve akademisyen Şerife Ceren Uysal İstanbul Cumhuriyet Savcısı Can Tuncay tarafından aralarında Ahmet Altan`ın da yer aldığı 17 şüpheli aleyhine düzenlenen 247 sayfalık iddianameyi değerlendirdi.

İthaf edilen suçlarla ilgili delil yok

Uysal’ın ifade ettiğine göre iddianamede adı geçen gazeteciler işledikleri öne sürülen suçlarla ilgili ‘en ufak bir delil yakalayabilme olanağına’ sahip değiller. Savcının iddiaları ve dayanakları kafa karıştırmaktan ileri gidemiyor.

Esas sorun ise iddianamenin ‘baştan sona yanlış bir hukuki nitelemeye’ sahip olması. Terör suçu tanımı savcı tarafından tamamen yanlış yorumlanarak Ahmet Altan’ın fikir özgürlüğü çerçevesindeki açıklamalarının unsuru cebir ve şiddet olan terör suçu içinde değerlendirilmesi. Uysal, cebire ve şiddete başvurduğu iddia bile edilmeyen Altan’ın terör suçunun nasıl işlediği sorusunu soruyor.

Bu soruya cevap olarak ise savcının yeni bir cebir tanımını söylemi de kapsayacak genişletmesi ve normdan uzaklaşması gösteriliyor.

İddianamede hukuki imkansızlık ‘yorum’ yoluyla aşılıyor

Rapordan:

”Savcının, gazeteci olan şüphelilerin sadece söz ve yazıdan ibaret fiilleri ile unsuru açıkça cebir olarak tanımlanmış bir suçu –yani bu fiillerle işlenmesi imkansız bir suçu-işledikleri iddiası ile bu iddiaya gerekçe olarak ileri sürdüğü “söylem ve propagandanın cebir teriminin [yani fiilinin] önceli olduğu“ önermesi, yakalama talimatında yer alan „subliminal mesaj vermek“ fiili ile bir arada düşünülmelidir.”

Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.

Raporun İngilizce versiyonuna İngilizce sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Exit mobile version