Peaceful Actions Platformu çatısı altında dünyanın farklı coğrafyalarından 30 sivil toplum kuruluşu, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne özel bir basın açıklaması yayımladı. Derneğimizin de üyesi olduğu platformun basın açıklamasını sizinle paylaşıyoruz:
Demokratik devletlerin can damarı, medyanın özgür olmasına bağlıdır
Dünya Basın Meslek Örgütleri tarafından her yıl düzenli olarak 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününe ilişkin yayımlanan açıklamaların ortak noktası “gazetecilere yönelik şiddetin ve sansürün son bulması” çağrısıdır. Ancak bu çağrı yeterince yanıt bulamadığı için demokrasilerin olmazsa olmazı “ifade ve fikir hürriyeti, kamusal bilgiye erişim hakkı” ihlal ediliyor.
Demokratik devletlerin can damarı medyanın özgür olmasına bağlıdır. İfade hürriyetinin koşulsuz savunucuları gazeteciler, devletin halk nezdinde hesap verebilecek duruma gelmesini sağlarlar. Basın mensupları halk adına araştırır, yazar ve hesap sorar. Mikrofon uzatan eller iktidarların değil, halkın sözcülüğünü yaparlar. Manipüle edenler ise meslek ilkelerine aykırı şekilde gerçekleri araştırmadan, halkı asılsız bilgilendirenlerdir. Bu tür manipülasyonlar rejimlerin yozlaşmasını kolaylaştırır. Unutmamalı ki, “İfade hürriyeti demokrasilerin en temel taşıdır.”
Baskıcı rejimlerin yükselişte olduğu dünyamızda mesleğini layıkıyla yapan gazetecilerin önemi daha da artmıştır. Zira bu tür rejimler, vatandaş ile gerçekler arasına demir bir perde çekerek iktidar hırslarını sürdürürler. Bunun için de gazeteciler üzerinde baskıcı rejimlerini uygularlar.
Ukrayna’da bir yandan tanklarla ve füzelerle geleneksel türde savaş sürüyor. Diğer yandaysa Rusya tarafından aylar önce devreye sokulan ‘hibrid’ olarak da adlandırılan dezenformasyon savaşları. Bu savaşın seyrini savaş bölgesinde en zor şartlarda görevlerine devam eden gazetecilerin dünyaya duyurduğu gerçekler ile değişeceğine inanıyoruz.
Hiçbir şekilde boyun eğmeyen ve kalemlerini satmayan gazeteciler olmasaydı otoriter rejimlerle yönetilen ülkelerde yaşanan güç yozlaşmasından ve akan gözyaşlarından haberimiz olmayabilirdi. Ancak cesur ve onurlu gazeteciler, rejimlerin göz dağına rağmen dik duruşlarını asla bozmadılar.
Kendini mesleğine adamış gazetecilere her zamankinden çok ihtiyacımız var. Onlara destek olmak ve gerçeklerin peşinde koşmalarını sağlamak için bütün desteğimizi vermeliyiz. Zira onlara yapılan baskı ve tehdit toplumun bilgiye erişimine, hesap sorma yeteneğine, genel hak ve hürriyetlerine karşı gerçekleşmektedir.
Gazeteciliğin bir meslekten öte, toplumsal bir sorumluluk ve insan onurunun bir yansıması olduğu düşünerek, yerel, ulusal, uluslararası her alandaki aktörleri bu ortamı hazırlamaya davet ediyoruz. Farklı coğrafyalarda demir parmaklıklar ardındaki gazetecilerin koşulsuz bir şekilde salıverilmelerini ve düşünce özgürlüğünü suç sayan yasaların kaldırılmasını talep ediyoruz.
Mesleğini onuruyla, evrensel ilkelere sadık kalarak sürdüren gazetecileri sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde bütün medya mensuplarıyla dayanışma içinde olduğumuzu kamuoyunun bilgisine bir kez daha sunuyoruz.
Unutulmamalıdır ki, zulümler karanlıktan beslenir. Bu karanlığın aydınlanması için gazeteciler, kandiller yakarlar.
Alliance for Shared Values (AfSV) de onursal başkanları Fethullah Gülen’in Dünya Basın Özgürlüğü Gününe özel mesajını paylaştı.