Site icon International Journalists

Meksika’da basın var özgürlük yok

Meksika’da gazeteci olmak trajik bir şekilde ölüm cezasıyla eş anlamlı hale geldi ve son dört yılda 37 meslektaşımız hayatını kaybetti. 12 gazetecinin öldürüldüğü 2022 yılı şimdiye kadar geçirdiğimiz en kötü yıldı. Bu sayı, özellikle günde ortalama 100 cinayetin yaşandığı bir ülkede endişe verici. Rakamlar gösteriyor ki her 14 saatte bir gazeteci saldırıya uğruyor.

İfade ve basın özgürlüğünü savunmaya adanmış bir insan hakları örgütü olan Article 19, 2017’de gazetecilere yönelik 507 saldırı vakası bildirdi; 2021’de bu rakam 644 oldu. Bu da, López Obrador’un altı yıllık dönemi süresince yüzde 85’lik bir artış demek. Dahası, López Obrador’un ülke çapında yayınlanan “La Mañanera” olarak bilinen günlük sabah konferansında hükümeti eleştirmeye cesaret eden gazetecilere yönelik net bir kutuplaşma ve sindirme geleneği var.

Gazetecilere yönelik saldırıların çoğu, cezasızlığa alışmış kamu görevlilerinden ve emniyet güçlerinden geliyor. Bu tehlikeli iklim, gazetecilerin esrar ve haşhaşın yetiştirildiği yerel bölgeler ve topluluklar gibi büyük şehirlerin ötesindeki bölgelerde faaliyet göstermelerini neredeyse imkânsız hale getiriyor. Adam kaçırma ve gasp da daha yaygın hale geldi.

Bir gazetecinin öldürülmesi, kadın cinayeti, zorla ortadan kaybolma, yerinden edilme ve insan hakları aktivistlerinin öldürülmesi gibi suç faaliyetleri kapsamına giriyor ve maalesef bunlar cezasız kalıyor. Zaten Article 19 da, vakaların %99,3’ünün çözümsüz kaldığını bildiriyor.

YA ÖLÜM YA İTİBARSIZLIK

Gazetecilere yönelik saldırı ve cinayetlerin rakamları, onları ölçen örgüte bağlı olarak değişmektedir. Meksika’da istihdamın güvencesiz doğası, öldürülen kişilerin çoğunun gazeteci olarak kabul edilmediği anlamına geliyor, çünkü çoğu mesleklerini diğer işlerle birleştiriyor. Buna ek olarak, hükümet gazetecilerin çabalarını açıkça itibarsızlaştırıyor ve gözardı ediyor.

Amerika’nın gazete, süreli yayın ve haber ajanslarının sahipleri, editörleri ve yöneticilerinden oluşan bir kuruluş olan Inter-American Press Association (IAPA), 2022’nin sonlarında kıtada öldürülen 40 gazeteciden 20’sinin Meksika’da olmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Venezuela, Kolombiya ve Brezilya da Latin Amerika’da gazetecilere yönelik benzer şiddet olaylarını yaşıyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından derlenen Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi 2022’de Meksika’nın sıralaması endişe verici derecede düşük. Değerlendirilen 180 ülke arasında 127. sırada yer alıyor. Bu sıralama 155. sıradaki Rusya’nın saldırdığı savaş içindeki ve 106. sırada olan Ukrayna’dan daha kötü bir nokta. Bu da Meksika’yı sadece Amerika’da değil, dünya çapında gazeteciler için dünyadaki en tehlikeli ülkelerden biri haline getiriyor.

DİKTATÖR ÜLKELER VE SOLCULARIN İKTİDARINDAKİ MEKSİKA

Aynı endekse göre, anti-demokratik veya diktatör ülkeler, ifade özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlandığı ve yıllarca süren çatışmalara karıştığı Meksika’nın çok gerisinde değil. İran 178. sırada, Çin 175. sırada, Filistin 170. sırada ve Türkiye 149. sırada yer alıyor.

Son 22 yılda 31 gazeteci cinayetine sahne olan Veracruz gibi bazı eyaletlerde cinayetlerin yoğunluğu artıyor. Bütün bu cinayetlerden 47’si Başkan Enrique Peña Nieto’nun (merkez sağ) önceki döneminde meydana gelirken, 37’si Andrés Manuel López Obrador’un şu anki döneminde kayıtlara geçmiştir. Ek olarak, Meksika’da bir güney eyaleti olan Guerrero, 2014 yılında 43 öğretmenlik öğrencisinin toplu olarak ortadan kaybolduğu ve aynı dönemde 15 gazetecinin de şiddete maruz kaldığı bir yerdir.

ÖLDÜRÜLMEK GAZETECİLERİN KADERİ OLDU

31 Ocak 2022’de bölgesel medya takibi yapan Michoacán’ın müdürü Armando Linares López, meslektaşı Roberto Toledo’nun öldürülmesini alenen kınadı ve adaletin sağlanmasını istedi. Bu suçlama, haber bültenine ait TV stüdyosundan yapıldı. Trajik bir şekilde, sadece 43 gün sonra, 16 Mart’ta Armando’nun kendisi de öldürüldü ve her iki dava da çözülmedi.

Bu olay, Meksika’nın en militarize bölgelerinden biri olan ve silahlı sivil grupların yaygınlığının yüksek olduğu batıdaki Michoacán eyaletinde meydana geldi. Federal operasyonlar etkisiz olduğu için bu bölgedeki insanlar, suç gruplarına karşı savunma için silahlanmak zorunda kalıyor. Şiddet, hayatta kalmak için evlerinden kaçmak zorunda kalan yaklaşık 20 aileyi yerinden etti.

Armando cinayeti, 2022’de bir gazeteciyi hedef alan sekizinci cinayetti ve bu duruma müteakip en az üç olay daha yaşandı. 2022’nin Ocak ayı cinayetlerin kol gezdiği bir aydı. José Luis Gamboa Arenas Veracruz’da, Margarito Martinez Esquivel ve Lourdes Maldonado, Amerika Birleşik Devletleri’nin sınırındaki bir eyalet olan Tijuana, Baja California’da öldürüldü.

Monitor Michoacán davasından sağ kurtulanlardan biri olan Joel Vera Terrazas, Guerrero ve Meksika Eyaleti gibi şiddet yanlısı ve silahlı devletlerin sınır komşusu olduğu bölgede her şeyin değiştiğini ve daha iyiye gitmediğini belirtiyor. “Kimliğinizi kaybettiğinizi hissediyorsunuz. Kendinizi güvende hissetseniz bile, tanımlanamayacağınız bir yerde olsanız da mesleğinizi tam olarak yapamazsınız” diyor.

Bu medya kuruluşu, yerel politikacıların ve suçları soruşturmaktan sorumlu Başsavcılık üyelerinin yolsuzluğunu kamuoyuna açıklamıştı. Terrazas’ın davayla ilgili suçlamasına göre, “Yasadışı zenginleşmesini kınadığımız yozlaşmış politikacılar, yerel uyuşturucu kaçakçılığı gruplarıyla işbirliği yapıyor, birbirlerini halkı yerinden etmek, terörize etmek ve öldürmek için kullanıyorlar.”

15 Aralık 2022’de Meksika’nın en ünlü televizyon sunucularından Ciro Gómez Leyva bir saldırıya uğradı. Keskin nişancılar zırhlı arabasına ateş etti.

Öldürülen yerel gazeteci vakalarının aksine, bu olay ülkenin başkenti Mexico City’de meydana geldi. Hükümet, saldırıyla bağlantılı 11 kişinin tutuklandığı ve failin yakalandığı bir operasyon başlattı. Ancak diğer vakalarda herhangi bir ilerleme kaydedilmedi.

MAAŞLAR DÜŞÜK, CAN GÜVENLİĞİ YOK!

Meksikalı gazeteciler kaçırılmadan veya öldürülmeden önce, mesleklerinin güvencesizliği de dahil olmak üzere bir dizi zorlukla karşı karşıya kaldılar. Bazı yerel medya kuruluşları neredeyse ayda 200 dolar kadar az para ödüyorlardı. Serbest çalışanlar daha da büyük zorluklarla karşı karşıyaydı; Tek bir makale veya fotoğraf satamadıkları aylar oluyordu. Ayrıca eleştirilere saldırganlık, zulüm ve tacizle yanıt veren politikacılar peşlerinde.

Michoacán’daki bir devlet yayını olan Sol de Morelia’nın direktörü Dalia Martínez’e göre, tamamen yerelde çalışan gazeteciler en çok ihmal edilen ve tazminatı en düşük olanlardır. Giderek daha fazla alan, gazetecilerin yüksek tehlike seviyesi nedeniyle olaylar hakkında haber yapamadığı sessizlik bölgeleri olarak sınıflandırılıyor.

“Bu bölgeler, insanların her şeyi geride bırakarak terk etmek zorunda kaldıkları ıssız köylerdir. Bırakın gazeteci olarak çalışmayı orada hayatta kalmak imkânsız” diye haykırıyor Dalia Martínez. Martínez, muhabirlerini, ekibine sağlayamayacağı bir lüks olan, uydu telefonlarıyla donatan The New York Times gibi medya kuruluşlarıyla işbirliği yaptı.

Demokrasinin korunmasında gazeteciliğin kritik rolünün abartılamayacağı bir çağda, bir gazetecinin hayatını kaybetmesinin önemsiz bir olaya indirgenmesi mantıksızdır. Basının yaygın bir şekilde şeytanlaştırılması ve yönetimin aleni düşmanlık ve saldırganlık propagandası, sahada çalışanların karşı karşıya olduğu tehlikelere yönelik kamuoyu takdirinin rahatsız edici derecede azalmasına yol açtı.

Vania Pigenutt 13 yıllık gazeteci olarak Ayotzinapa’dan 43 öğrencinin kaybolması gibi Meksika tarihinin parçası olan trajedileri takip etti. Öldürülen ve kaybolan gazeteciler anısına www.mataranadie.com ve Guerrero merkezli web portalı Amapola’yı kurdu. Haberleri Meksika dışında The New York Times, ViceNews gibi yabancı medyada da yayınlandı. 2015 ve 2021’de Walter Reuter Alman gazetecilik ödülünü kazandı. Şu anda Almanya’da, Friedrich Ebert Stiftung’dan aldığı bir burs ile ifade özgürlüğü suçları üzerine bir araştırma projesi üzerinde çalışıyor.

Exit mobile version