Sansürün kaldırılmasının 113. yılında Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyet, Basın Konseyi ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu gibi basın meslek örgütleri açıklamalar yaptı. Açıklamaların ortak noktası ‘gazetecilerin düşünceleri ve haberleri nedeniyle hedef gösterilmediği, işten atılmadığı, gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı bir Türkiye’ oldu.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Twitter’dan kısa bir görüş paylaşarak “Gazetecilerin özgürce haber yapması, toplumun özgürce haber alması engellenirken Basın Bayramı kutlayacak hâlimiz yok. Bayramımızı yeniden kazanana kadar her günümüz mücadele günü. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!” dedi.
Basın Konseyi: Utanç tablosu
Basın Konseyi ise 24 Temmuz’un artık ‘basın bayramı’ değil, ‘Basın Özgürlüğü Mücadele Günü’ olduğunu belirtti.
“24 Temmuz’ları uzun yıllar ‘Basın Bayramı’ olarak kutlayan medyamız, bugün iktidar baskısı altında o günlerin çok uzağına düştü” dedi. Basın Konseyi şu açıklamayı yaptı:
“Osmanlıda bundan 113 yıl önce İkinci Meşrutiyet ilan edilmesiyle istibdat dönemi sona erdirilmiş, basın özgürlüğe kavuştu. Cumhuriyet döneminde Anayasal ve yasal güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğü, zaman zaman demokrasiyi içselleştiremeyen siyasetçilerin iktidar hırsıyla engellenmeye çalışıldı.
“Bugün ise siyasal ve ekonomik baskılarla medyanın yüzde 95’ini tam kontrolüne alan siyasi iktidarın medyaya dönük uygulamalarıyla durum çok daha vahimdir. Büyük medya grupları kamu kaynakları kullanılarak el değiştirdi; biat etmeyen onurlu gazeteciler işlerinden edildi; fonlamalarla adeta ‘besleme basın’ yaratıldı. Yargı siyasallaştı ve basın özgürlüğünü kısıtlamanın aracı oldu.
“Böyle bir ortamda 24 Temmuz, elbette ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ olarak kutlanamaz ve kutlamıyoruz. Medyanın, siyasetin emrine girmesi ve özgürlüğünü kaybetmesi kabul edilemez, edilmemelidir. Halkın haber alma hakkı, ifade ve basın özgürlüğü asla engellenemez, engellenmemelidir. Türkiye’de demokrasi varsa bu süreç böyle devam edemez, etmemelidir.
“Basın Konseyi olarak, bayram olarak kutlayamadığımız 24 Temmuz’un ‘Basın Özgürlüğü Mücadele Günü’ olması gerektiğine inanıyoruz. Medyamızı, gerçek demokrasilerde olduğu gibi Yasama, Yürütme ve Yargının yanında yeniden ‘dördüncü kuvvet’ yapma yolunda mücadelemizi kararlılıkla sürdürme kararında ve azminde olduğumuzu yineliyoruz.”
TGC’den ‘özgür habercilik’ vurgusu
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti açıklamasında gazeteciler ve gazeteciler üzerinde ağır baskılara değindi. Sansürün her gün biraz daha şiddetlendiğini belirten TGS şu açıklamayı yaptı:
“Günümüzde basına yönelik koşullarda bir değişiklik olmadığı, cezaevlerinde çok sayıda gazeteci bulunduğu, düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin kalkmadığı dikkate alındığında ‘Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’ tanımını 24 Temmuz’ların alışılagelmiş bir ifadesi olarak kullanıyoruz.
“Ülke özgür habere ulaşmanın suç olmadığı günlere kavuştuğunda elbette gazeteciler yeniden ‘Basın Bayramı’nı kutlayabileceklerdir.
“Günümüz koşullarında basın sektöründe çığ gibi büyüyen işsizliğin var olduğu, halkın habere ulaşma yollarının her gün biraz daha daraldığı, kamuoyunun haber alma özgürlüğüne ket vurulduğu bir ortamda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak haberin suç olmadığını anlatmaya çalışmayı sürdüreceğiz. Özgür bir haberciliğin yapılabilmesi için mücadelemizi yalnız 24 Temmuz’larda değil her platformda bir kez daha seslendireceğimizin bilinmesini isteriz.”
TGF: 24 Temmuz Bayram değil, dayanışma günü
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca da sansürün günümüzde ‘gerçekte’ kalkmadığını belirterek 24 Temmuz’un Basın Bayramı yerine Basın Özgürlük ve Dayanışma Günü olarak kutlanması gerektiğini ifade etti.
Karaca’nın açıklaması özetle şöyle:
“Bir yandan sansürün kaldırılışını kutlarken, diğer yanda günümüzde sansür maalesef dolaylı veya dolaysız şekilde sürmektedir. Gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklu bulunan meslektaşlarımızın ellerinden haksız yere alındığına inandığımız özgürlüklerinin geri verilmesini bir kez daha talep ediyoruz.
“Toplumsal değerlere saygılı, sorumluluk bilinci içinde, tarafsız bir anlayışla görevini yerine getiren özgür basın, demokratik toplum düzeninin korunmasının en büyük güvencesidir. Bugün geldiğimiz bu noktada özellikle yerel basınımızın karşı karşıya kaldığı var olma mücadelesi basınımız adına gelecek kaygısı taşımamıza sebep olmaktadır. Halkın sesi ve kulağı olan yerel basın yaşatılmalıdır.”
24 Temmuz hakkında |
1. Meşrutiyet ile 2. Meşrutiyet arasında, İstibdat dönemi olarak adlandırılan dönemde gazeteler ancak sansür memurlarının denetiminden geçtikten sonra yayınlanabiliyordu.1908’de 2. Abdülhamit’in 2. Meşrutiyet’i ilan etmesinin ardından, 24 Temmuz günü gazeteler ilk defa sansür denetiminden geçmeden yayınlandı.Refik Halid Karay 1948’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Yönetim Kurulu’ndaki önerisiyle “24 Temmuz” 22 yıl boyunca “Basın Bayramı” olarak kutlandı.12 Mart 1971 askeri darbesi sonrası baskıların İstibdat dönemini hatırlatması sebebiyle TGC, Basın Bayramı ifadesinin kaldırılmasına karar verdi.1971’den beri 24 Temmuz “Basın Bayramı” değil “Basın Özgürlüğü Günü” olarak anılıyor. |
Kaynak: Bianet.org