Site icon International Journalists

“Gazeteciler Erdoğan yönetiminde çok acı çekti”

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Avrupa ve Orta Asya Program Koordinatörü Gulnoza Said, Türkiye’nin kendileri için çok önemli bir ülke olduğunu belirterek ekliyor, “Fakat Türkiye’deki medya camiası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde çok acı çekti.”

Gulnoza Said, New York, Prag, Bratislava ve Taşkent’te 15 yılı aşkın süredir gazetecilik ve iletişim uzmanlığı yaptı. Said özellikle Orta Asya, Rusya ve Türkiye’ye
odaklanarak siyaset, medya, din ve insan hakları gibi konularda uzmanlaştı. Said halen, New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi’nin Avrupa ve Orta Asya Program Koordinatörü görevini yürütmektedir. Said ile gazetecilik üzerine konuştuk.

Committee to Protect Journalists – Gazetecileri Koruma Komitesi’ni (CPJ) ve nasıl çalıştığını anlatabilir misiniz? CPJ’nin gazetecileri korumada karşılaştığı güncel zorluklar nelerdir?

CPJ, New York merkezli bir basın özgürlüğü savunuculuğu kuruluşudur. Ayrıca Washington DC’de bir ofisimiz ve dünyanın dört bir yanındaki temsilcilerimiz ve muhabirlerimiz var. Adımızdan da anlaşılacağı gibi, dünya çapında gazetecileri korumaya adamış bir kuruluşuz. Bu faaliyetlerimizi gazetecilerin haklarına saygı duyulmasını, özgürce ve güvenli bir şekilde haber yapabilmelerini, hapsedilmeleri durumunda serbest bırakılmalarını, öldürülürlerse davalarında tam adaleti savunarak gerçekleştiriyoruz.

Bu işimizin en gözle görünen kısmı. Arka planda kalan ve bir o kadar önemli olan, acil durumlarda gazetecilere verdiğimiz yardımdır. Çalışmaları nedeniyle soruşturma altındaysa veya hapsedildiyse avukatlarının ücretini ödemelerine, görev başında yaralanmaları durumunda faturalarını ödemelerine yardımcı oluyoruz. Hapisteki gazetecilerin aileleri tarafından ziyaret edilmelerine yardımcı oluyoruz. Gazetecilik faaliyetlerinin bir sonucu olarak güvenlikleri tehlikeye girdiği için yaşadıkları şehri veya ülkelerini terk etmeleri gerektiğinde geçici yer değiştirme desteği sağlıyoruz. Bir gazeteci yaşadığı psikolojik travmadan dolayı danışmanlığa ihtiyacı varsa destek veriyoruz. Son olarak tahmin edebileceğiniz gibi, Afgan gazetecilere hem kendi ülkelerinde hem de farklı ülkelere gidenlere, güvenli geçiş ve o ülkeye yerleşme konusunda yardımcı olduk.

TÜRKİYE’DE MEDYA ÇOK ACI ÇEKTİ
Türkiye bizim için çok önemli bir ülke. Türkiye’deki gazetecilik ve medya camiası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde çok acı çekti. İstanbul’da bulunan ve yalnızca ülkedeki basın özgürlüğü ihlallerini haber yapmaya kendini dini adamış özel bir temsilcimiz var. CPJ, aralarında tanınmış bazı Türk gazetecilerin de bulunduğu pek çok tutuklu medya çalışanını gazeteci olarak tanımadığı için eleştiri alıyor. Özellikle sosyal medya ve yurttaş gazeteciliği çağında, CPJ’nin kimlerin gazeteci olup, kimlerin olmadığını tanımlama metodolojisini detaylandırabilir misiniz? Sadece resmi basın kartı taşıyan gazetecilere mi gazeteci diyorsunuz? Çünkü, CPJ’nin veri tabanı Türkiye’de sadece 37 gazetecinin hapse atıldığını gösteriyor. Ancak gerçek rakamlar çok daha yüksek. Bu farkı nasıl açıklıyorsunuz?


GAZETECİNİN BASIN KARTI OLUP OLMAMASI BİZİM İÇİN ÖNEMLİ DEĞİL
Sorunuz oldukça yerinde. CPJ’nin Türkiye’de hapsedilen gazeteci sayısı, her kuruluşun kullandığı farklı metodoloji sebebiyle diğer kuruluşların sayılardan farklı olabiliyor. Bir gazetecinin resmi basın kartı olup olmaması bizim için önemli değil. Aslında CPJ, Türkiye’deki basın kartı sistemini eleştirmiştir. Mevcut politikalar gazetecilerin özgürce ve güvenli bir şekilde haber yapmalarını engellediği için Türk hükümetinden basın kartı verme sürecini elden geçirmesini istemiştir.

Her aralık ayında CPJ, çalışmalarının sonucunda bir misilleme olarak dünya çapında hapsedilen gazeteciler raporu yayınlıyor. Yayınladığımız liste, 1 aralık günü saat 12:01’de dünyanın dört bir yanındaki hapishanelerdeki durumun bir resmi. Başka bir deyişle, o sırada gazetecilikten hapiste olan kişi listeye dahil ediliyor. 2020 yılının rakamlarının açıklandığı bölümde şu şekilde yazıyor:
“CPJ, gazetecileri basılı, fotoğraf, radyo, televizyon ve online dahil olmak üzere herhangi bir medyada haberleri olan veya halkla ilişkiler hakkında yorum yapan kişiler olarak tanımlamakta. Yıllık cezaevi sayımında, yalnızca çalışmalarıyla ilgili olarak hapsedilen gazetecileri içermektedir.”

BİR GAZETECİ İLE İLGİLİ YENİ BİLGİ GELİRSE DÜZELTME YAPARIZ
Daha da açıklığa kavuşturmaya çalışayım: CPJ, gazetecilik faaliyetleri için doğrudan kendilerini parmaklıklar ardında bulan gazetecileri bu rakama dahil ediyor. Bu konuda Türkiye ya da başka herhangi bir ülke hakkında araştırma yaptığımızda, dava ile ilgili mevcut tüm yasal belgeleri araştırıyoruz. Bu rakama dahil edilip edilmeyeceğine karar vermeden önce gazetecinin avukatları, meslektaşları ve/ veya ailesiyle de görüşüyoruz. Bir gazetecinin hapsedilmesi işiyle ilgili değilse, mesleği gazeteci olsa bile bu rakama dahil edemeyiz.

CPJ; iddianame gibi herhangi bir belge temin edemiyorsa, avukatlarla veya aileyle görüşemiyorsa da bu rakama dahil edemeyiz. Ancak bir gazetecinin neden hapiste olduğuna dair başka bir kaynak bulur ve teyit edersek geçmiş rakamları da düzeltiriz. CPJ’nin rakamları diğer bazı kuruluşlarınkinden daha düşük olabilir. Örneğin gazete dağıtıcılarını, baskı çalışanlarını ve ofi s personelini bu rakama dahil etmiyoruz. Yöntemimiz bu. Dünyanın tüm ülkelerinde aynı kriterleri kullanıyoruz.

LİSTEMİZE SADECE GAZETECİLİK YAPANLARI ALIYORUZ
Bugünlerde Belarus’ta hapsedilen gazetecilerin davaları üzerinde çalışıyorum. Cumhurbaşkanı Aleksander Lukaşenko’nun baskıcı rejimi altında acı çeken düzinelerce gazeteci var. Ancak bazı medya kuruluşlarının hapsedilen çalışanlarının listesini gözden geçirirken bazı isimleri listeden çıkartmam gerekiyor. Çünkü medya kuruluşundaki rolleri gazetecilik değil. Örneğin reklam veya fi nans alanında çalışıyorlar ya da medya kuruluşunun avukatları.

Tutukluluklarının, tıpkı basın mensuplarının hapsedilmesi gibi, medya organının da kafasını kestiği açıktır. Ancak bunları listeye dahil etmeyeceğiz. Çünkü bizim yöntemimiz bu şekilde işliyor.

CPJ, Türkiye’de 1 Aralık 2020 tarihi itibariyle en az 37 gazetecinin mesleklerinden dolayı misilleme olarak hapse atıldığını kaydetti. “En az” ifadesi, bu rakamın doğrulanabildiği anlamına geliyor. Farkında olmadığımız veya onay alamadığımız daha fazla vaka olabilir. Türkiye, kadınların en fazla tacizle karşı karşıya kaldığı ülkelerden biri olarak zikrediliyor. Türkiye’deki kadın gazeteciler hakkında ne söylemek istersiniz?

Türkiye’deki bağımsız gazeteciler zor koşullarda çalışıyor. Ancak kadın gazeteciler cinsiyetçiliği, kadın düşmanlığı ve hem sosyal medyada hem de diğerlerinde maruz kaldıkları tacizler nedeniyle fazladan zorluklarla karşı karşıyalar. Pandemiden önce 2019 yılında Türkiye’deydim. Kadınların olduğu bir haber odasına girdim. Gazetecilerin, özellikle sokak muhabirlerinin günlük olarak karşılaştıkları zorluklarla ilgili hikâyeleri dinledim. Salgın sırasında Türk gazetecilerle Zoom üzerinden görüşmeler yaptım. Türk kadınlarının güçlü, yetenekli, bağımsız ve hakları için savaşmaya hazır olduklarını biliyorum.

Türkiye’de cezaevinde bir kadın gazetecinin hijyen ürünleri temin edemediğini ve adet dönemlerinde bulabildiği ürünleri kullanmak zorunda kaldığını hatırlarsınız. Bu kadın, adet dönemindeki kanını sanat için kullandı. İşte o kadar güçlü ve becerikliydi.

Madem kadın gazetecilerden bahsediyoruz, size Hatice Duman davasından bahsedeyim. CPJ’nin araştırmasına göre, dünyanın en uzun tutuklu kalan
kadın gazetecisi. Müebbet hapis cezası ile 2003’ten beri tutuklu. Son aylarda durumu ve sağlığı hakkında bilgi almaya çalışıyoruz.

“GAZETECİLER, HATİCE DUMAN’IN DAVASINI HER PLATFORMDA KONUŞMALI”
Bu konuda okuyucularınız herhangi bir güncellemeyi bizimle paylaşabilirse çok memnun olurum. Ayrıca, senin ve benim gibi gazeteciler onun davasını farklı etkinliklerde ve platformlarda konuşmalı. 20’li yaşlarındayken gazetecilikten hapse atılmış bir kadın düşünün. Yanılmıyorsam şimdi 40’lı yaşlarının sonunda. Serbest bırakılması için mücadele ediyor. 2019’un sonlarında Türkiye Anayasa Mahkemesi adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve yeniden yargılanması gerektiğine hükmetti. Ancak bu gerçekleşmedi. Neden bilmiyorum. Türk makamları böyle ifade etmiyor, ancak Hatice Duman ilk başta hapsedilmemesi gerekiyordu.


AKP, gazetecilerin özgür şekilde mesleklerini yapmasına olanak bırakmadı. AKP hükümeti eleştirel hikayeleri önlemek için siyasi güdümlü yargı sistemini kullanıyor. AKP’ye bağlı paramiliter gruplar, Avrupa’da olduğu kadar Türkiye’de de eleştirel Türk gazetecileri dövüyor, taciz ve işkencelerde bulunuyor. Türk polisi bu grupların gazetecilere yönelik şiddetine müdahale etmiyor. CPJ, bu gazetecilerin kişisel güvenliğini korumak ve işlerini özgürce sürdürmelerini sağlamak için Türk hükümetine baskı yapılması açısından ne yapabilir?

CPJ, yetkililerin bağımsız medyaya yönelik baskıyı son zamanlarda acımasız seviyeye taşıdığını (2016 darbe girişiminden önce bile), Türkiye’deki basın özgürlüğü ortamının bozulmasına karşı yıllardır konuşuyor. Ayrıca, gazetecilerin haklarını ihlal etmeyi bırakmak ve daha fazla medya çoğulluğuna izin vermek için yetkililerle bir tür diyalog kurmaya çalışıyoruz. CPJ ve diğer bazı basın özgürlüğü kuruluşlarının önümüzdeki ay Türkiye’ye ortak bir misyonu olacak ve bunu konuşmak üzere hükümet yetkilileriyle görüşmek istiyoruz. Bu, CPJ’nin üst üste diğer kuruluşlarla birlikte yapacağı üçüncü medya savunuculuğu misyonu olacak.

“TÜRKİYE, UYARILARA YANIT VERMİYOR”
Bunun üzerine, CPJ’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Gazetecilerin Güvenliği Platformu aracılığıyla, yaptığımız açıklamalarla yetkililere ve kamuoyuna çağrıda bulunuyoruz. Türkiye, Avrupa Konseyi’nin platform üyelerinden gelen basın özgürlüğü ihlallerine ilişkin uyarılara yanıt vermeyen az sayıdaki üyesinden biridir.

Çabalarımız arasında Washington’dan Brüksel’e kadar uluslararası ölçekte lobi çalışmaları da yer alıyor ve Türkiye’nin küresel toplumdaki basın
özgürlüğü sorunları konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyor.

“TÜRKİYE’DEKİ GAZETECİLERİ TAKDİR EDİYORUM”
Türkiye’nin basın özgürlüğü sorunlarının üstesinden gelebilecek ve yetkililerden misilleme korkusu olmadan faaliyet gösteren özgür medya atmosferiyle gelişebilecek güçlü bir ülke olduğuna inanıyorum. Tüm engellere rağmen hala Türkiye’de çalışan gazetecileri de takdir etmek istiyorum ve bağımsız olarak haber yapmaya devam edebilmelerini umuyorum. Onlara destek olmaya ve ihtiyaç duyduklarında onlara yardım etmeye hazırız.

Türk hükümeti, siyasi kovuşturma dışında, eleştirel medyayı susturmak için hangi farklı yöntemleri kullanıyor? Türk hükümetini dünyadaki diğer otokratik devletlerle nasıl kıyaslanıyor?

AKP hükümeti altında Türkiye, bir zamanlar sahip olduğu medya çoğulluğunu kaybetti. Türkiye’de hala çok sayıda cesur eleştirel yayın faaliyet gösteriyor ve paha biçilmez işler yapıyorlar. Ancak bugünlerde medyada on yıl öncesine kıyasla çok daha az haber ve görüşün özgürce dile getirildiği açık. Televizyon, Türkiye’deki insanlar için haberleri almanın en önemli aracı olmaya devam ediyor ve mevcut kanalların büyük çoğunluğu açıkça hükümet
yanlısı. Türkiye’nin kritik medya organlarından bazıları hükümet yanlısı aktörler tarafından satın alındı ve birçoğu 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından hükümet kararnameleriyle kapatıldı.

Bu durum, bizi günümüz Türkiye’sinde en kritik medyanın ‘dijital medya’ olduğunu gösteriyor. Çünkü televizyon, radyo ve matbaada kalan birkaç kritik alan, yargının sürekli baskısı altında.

“ERDOĞAN HÜKÜMETİ ÇOK TİPİK BİR OTORİTER REJİMDİR”
Bu durum, bizi günümüz Türkiye’sinde en kritik medyanın online çıkış noktası olarak faaliyet gösterebileceği bir yerde bırakıyor. Televizyon, radyo ve matbaada kalan birkaç kritik çıkış noktası yargının sürekli baskısı altında. Bu bakımdan Erdoğan hükümeti çok tipik bir otoriter rejimdir. Araçları, Rus, Belarus veya Çinli yetkililerin bazı nüanslarda kullandıkları araçlardan farklı olabilir, ancak amaçları aynı; kritik sesleri susturmak ve medya alanı üzerinde sıkı bir kontrole sahip olmak.

CPJ, birçoğu mülteci olan yurtdışında sürgünde yaşayan bağımsız gazetecilere yaşadıkları ülkeye uyum sağlamaları ve işlerini tekrar yapmaları için nasıl bir yol haritası sağlayabilir?

CPJ, SÜRGÜN GAZETECİLERE BÜYÜK DESTEK VERİYOR
Bu çok iyi bir soru çünkü ülkenizi terk etmek zorunda kaldıktan sonra yeni bir ortama uyum sağlamak kolay veya hızlı bir süreç değil. Sürgün edilen gazeteciler CPJ’nin çalışmalarının büyük bir parçası. CPJ’nin Acil Müdahale Ekibi (ERT), gazetecilerin refahları ve yaşamları için endişe duymaları durumunda, yer değiştirme yardımı da dahil olmak üzere, acil yardıma ihtiyacı olan gazetecilere hızlı yanıt ve destek sağlıyor. Web sitemiz (cpj.org) üzerinden iletişime geçebileceğiniz bir ekip var örneğin. Bu ekip, Afgan gazetecilerin Afganistan’dan çıkmalarına ve yeni ülkelere yerleşmelerine yardımcı olmak için durmaksızın çalışıyor. Son aylarda benim ekibim ve ERT, Türkiye’den Belarus’a, Azerbaycan’dan Kazakistan’a kadar farklı ülkelerden pek çok gazetecinin yeniden yerleşmesine ve güvenli bir liman bulmasına yardım etti.

Exit mobile version