Journalist Post Dergisi 5. sayısında dünyanın en genç gazetecilerinden birisi olan Janna Jihad’ın dramına yer verdi. Yedi yaşında amcası ve kuzeninin İsrail güçlerince öldürülmesine tanık olan, 12 yaşında sorgulanan, silah sesleri ve gece baskınlarının ortasında çocukluğunu yaşayamayan, gerçekleri duyurabilmek için gazeteci olmaya karar veren Filistinli bir kızın hikayesi…
Filistin’in en genç muhabiri: Janna Cihad
Lucas Siqueira’ya konuşan Janna Jihad, İsrail hükümetinin Filistin topraklarındaki işgalini belgeleyen en genç Filistinli gazeteci olarak tarihe geçti. Yedi yaşında, amcası ve kuzeninin İsrail Kuvvetleri tarafından öldürülmesine tanık oldu. O günden sonra da köyündeki askerlerin ihlallerini raporlaştırarak dünyaya duyuruyor. “Herhangi bir çocuk gibi, sadece normal bir hayata sahip olmak ve bize göz yaşartıcı gaz bombası atılmadan arkadaşlarımla top oynayabilmek istedim” diyor genç muhabir.
Jihad, şu anda 16 yaşında. Uyandığı her gün hayati tehditlere maruz kaldığını anlatıyor. Batı Şeria’da yaşayan genç kızın saklanma ihtimali yok. Çünkü Tel Aviv’in baskısı altındaki Nabi Salih köyünde yaşıyor.
Janna, gençlere iletilmesini istediği mesajında şunları söylüyor: “Direniş farklı şekillerde gerçekleşebilir. Resim yaparak, dans ederek, şarkı söyleyerek protesto düzenlenebilir. Kimileri bunların küçük uğraşlar olduğunu düşünüyor. Aslında oldukça büyük adımlar. Umarım bu dünyayı adaletin, eşitliğin ve sevginin mekânı yapmak için bir araya gelebiliriz. Bir arada olmalıyız. Filistin’i özgürleştirmeli, yoksulluğu ortadan kaldırmalı ve dünyanın her yerinde, Brezilya, Filistin, Amerika veya Yemen’deki adaletsizliğe son vermeliyiz.”
Gün ağarırken Filistinlilerin evlerine saldırılar gerçekleştiğini ve bu olaylardan dolayı kimsenin sorumlu tutulmadığını, sıradan gündelik yaşamından normal bir şekilde bahsediyor Janna Jihad. Genç Filistinli gazeteci ile zor geçen hayatını ve neden gazeteci olmak istediğini konuştuk.
– Dünyanın en genç gazetecilerinden birisiniz. Sizi motive eden nedir?
Köyümde yaşananları anlatacak yeterli bir kaynak olmadığını fark ettiğimde daha küçüktüm. Bu yüzden 7 yaşımda gazeteci olmaya karar verdim. Topraklarının işgal edilmesine direnenlerin tutuklanmalarına, yaralanan ve hatta hayatını kaybeden birçok insana şahit oldum.
Gece yarısı yaşadığım ev birkaç kez saldırıya uğradı. Gaz bombalarının sesiyle uyandığımda daha çocuktum. Yedi yaşındaki bir çocuk bu dehşeti nasıl yaşayabilir?
Yine Yahudi kuvvetlerinin işgalini protesto etmek için bayraklarımız ellerimizde, şarkılar söyleyerek yürüdük. İşgal güçleri protestocuları bastırmak için gelmişti.
Filistinlilere karşı işlenen suçların ve ihlal edilen haklarımızın baskısı ile yaşayan milyonlarca Filistinli çocuktan biri olarak, çektiğim görüntülerin dünyaya duyurulmasını istiyordum. Bende annemin telefonunu alarak yaşananları kayıt altına almaya başlamıştım.
ÖLÜMLERE ŞAHİT OLDUM
– Janna Jihad’ın dünyadaki diğer gençlerden farkı nedir?
Dünyadaki çocuklarla aramdaki tek fark Filistinli olmam. Bu, topraklarımın 74 yıldan fazla bir süredir işgal altında olduğu ve kısacık hayatımı bu rejimin baskısı altında yaşadığım anlamına geliyor. İnsani haklarımın çoğunu ihlal eden bir rejim var.
Normal bir çocukluk yaşamadım. Ailemin, arkadaşlarımın ve komşularımın yaralanmasına, tutuklanmasına ve öldürülmesine tanık oldum. Kendi evimde kendimi hiç güvende hissetmedim. Birer genç olarak bizler dahi ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördük. Sadece Filistinli olduğumuz için ayrımcılığa uğruyoruz.
Aradaki fark bu. Bizi durdurmaya çalışıyorlar. Çünkü gelecek nesiller bizim yaşadığımız çocukluğu yaşamasın diye işgali durdurmaya çalışıyoruz.
İŞGAL ALTINDA YAŞAMAK, KATLİAMDA YAŞAMAK GİBİDİR
– İşgal altındaki bir bölgede büyümek nasıl bir şey?
İşgal altında yaşamak katliamda yaşamak gibidir. Köyüm çok küçük, işgal altındaki Batı Şeria’daki bir koloninin yanında. Filistin’deki diğer pek çok köydeki diğer pek çok çocuğun hayatı gibi bizim günlük yaşantımız da etkileniyor.
Köylerimizi işgal eden ve gecenin bir yarısı çocukları korkutan İsrail güçleri tarafından uyandırılıyorum. Penceremin yakınında patlayan gaz bombalarının sesleriyle uyanıyorum. Sadece bir kişiyi tutuklayabilmek için gece yarısı insanları evlerinden atıyorlar. Şiddet gördüğümüz, biber gazı yediğimiz ve kışın soğuğunda saatlerce sokakta kaldığımız birçok olay var. Bunu bizi korkutmak için yapıyorlar, toplu bir ceza olarak.
Gaz bombalarının altında elindeki silahlar ile evine giren Yahudi hükümetin askerlerinin sesiyle uyanmak insanı etkiliyor. Böyle şeyler genellikle sabah 2 ya da 3’te oluyor. Yaşananlar sonrası yeniden uyumak çok zor. Bu yüzden 7’e kadar uyanık kalarak, okula gitmeye hazırlanıyoruz.
Okula ulaşmak için araba ile 30 dakika yol almak gerekiyor. Kimliklerimizi doğruladıkları kontrol noktalarından geçiyoruz. Bazen askerler rastgele sokaklara bariyerler kuruyorlar. Okula ulaşmamız bazen 3,5 saat sürebiliyor.
Okulumun yanında İsrail güçlerinin bir yerleşkesi var. Burada birçok gösteri gerçekleştiriliyor. Atılan gaz bombalarının etkisinden dolayı sınıfların pencerelerini kapalı tutmak zorunda kalıyoruz.
“BU KIZI NASIL DURDURACAĞIZ!”
– Sence başka bir ülkede büyümüş olsaydın gazeteci olur muydun?
Kendimi Filistin’in dışında yaşayan biri olarak hayal etmem çok zor. Hayatım diğer insanlardan çok farklı. Dünyada adaletsizliklerin yaşandığı tek yer Filistin değil. Sümürgeleştirme biçimi ve kapitalizm yöntemi herkesi etkiliyor. Bu yüzden de bu mesajları iletmeme yardımcı olarak bir kariyer seçmek istedim.
Gazeteci olmadan önce futbolcu ya da sanatçı olmak istiyordum. Gazetecilik mesleği ile mesaj iletebilmeyi seviyorum. Ancak yaşadığım tüm korku ve travmaları dünyaya duyurmanın farklı koşullarda gerçekleşmesini isterdim.
– Gazeteci olarak sana kim ilham veriyor?
Gazeteci olmadan önceki en önemli rol modellerimden biri amcam Bilal Tamimi’ydi. Ben 3 yaşımdayken 2009 yılından beri beni gösterilere götürüyordu. Elinde kamera ve işgali belgeleyen tek kişiydi. Gazetecilik mesleğini seçmemde amcamın rolü büyük oldu. Kameranın gerçekleri ve doğruları iletmenin en net yolu olduğunu keşfettim.
– Filistinlilere yönelik baskıları dünyaya duyurmaya başladıktan sonra hayatınızda neler değişti?
Gazeteciliğe başladıktan sonra hayatımda pek çok şey değişti. Medya vasıtası ile mesajlarımı dünyanın dört bir yanına ulaştırabiliyorum. Elbette her şeyin bir bedeli var. Çok fazla tehdit alıyorum. Hakkımda 6 yıl önce İsrail için bir tehdit olduğumu belirten rapor hazırlanmıştı.
Bir internet sitesi hakkımda şöyle bir haber yayınlamıştı: “Bu kızı nasıl durduracağız?” Bu haberin ardından tehditler almaya başladım: “Adresini biliyoruz. Bu onun aracı. Okula gittiğin yol bu. Onu öldürüp Dawabcheh’in ailesi gibi yakacağız.” Dawabcheh ailesi, baskı altındaki Filistin topraklarında çıkan bir yangında kendi evlerinde diri diri yakılmıştı. Kurbanlar arasında baba, anne ve 18 aylık bir bebek vardı. Saldırıdan kurtulan tek kişi, o sırada dört yaşında olan Ahmet’ti.
Hayatım için endişeliyim. Ama gazeteci olmak durumu pek değiştirmedi çünkü Filistinli bir çocuk kendi yuvasında asla güvende değil.
12 YAŞINDA SORGULANDIM
– Ailenizden mesleğiniz ile ilgili destek görüyor musunuz yoksa korkuyorlar mı?
Tüm ailem, özellikle annem, bana her zaman çok destek veriyor ve ellerinden gelen tüm yardımı yapıyorlar. Onlar benim ailem ve bu yüzden de benim için korkuyorlar. Tüm ebeveynler gibi onlar da endişeleniyor. Ama yaşananları değiştirmek için bir şeyler yapmamız gerektiğini de biliyorlar.
– Filistin’den yayıncılığın zorlukları neler?
İsrail devletinin işgalde işlediği suçlarını açığa çıkarmaya çalışan her gazeteci için yayıncılık son derece zor. Direnmeye çalışan herkesi susturmaya çalışıyorlar. Ben kendimi 12 yaşındayken sorgulanırken buldum. İsrail kanunlarına göre, Filistinli çocuklar 12 yaşından itibaren tutuklanabilir ve 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılabilir.
Evime döndükten sonra yayın yapmaya başladım. Kameramı almaya ve kırmaya çalıştılar. Elbette, ihlal edilen sadece benim haklarım değil. İşgali kınayan birçok medya platformu, sosyal medya hesabı ve internet sayfaları hacklendi. Birçok video kaldırıldı.
“Korkularımın beni kontrol etmesine izin vermiyorum”
– Askerlerin seni tutuklamasından mı yoksa sana bir şey yapmalarından mı korkuyorsun?
Ben bir çocuğum, diğer insanlar gibi korkuları ve duyguları olan biriyim ama korkularımın beni kontrol etmesine izin veremem. Eğer verseydim devam edemezdim. Korkunun beni kontrol etmesine izin vermeyeceğim.
Tutuklanmaktan korkuyorum. Yahudi hükümeti hapishanesinde kalmak hiçbir hakkınızın olmayacağı anlamına geliyor. Pek çok zihinsel ve fiziksel işkenceye maruz kalacaksınız. Sorgulamalara maruz kalacaksınız ve dış dünyayla, ailenizle, sevdiklerinizle iletişim kuramayacaksınız.
GAZ BOMBASIZ FUTBOL OYNAMAK İSTİYORUM
– Gelecek için planlarınız neler?
İlk önce liseyi bitirmeyi hayal ediyorum, hala onuncu sınıftayım. Siyaset bilimi gibi bir alan ya da gazeteciliğimi geliştirecek başka bir alan üzerinde eğitim görmeyi planlıyorum.
Pek çok konuda tutkuluyum. Bu yüzden dünyadaki her türlü adaletsizlikle savaşmama yardımcı olacak bir kariyer inşa etmeyi umuyorum. Üniversiteye gitmeyi ve Filistin’i özgür görmeyi umuyorum.
Tüm haklarıma özgürce sahip olabileceğim özgür bir Filistin için umutluyum. Güneş doğarken Akdeniz’i görmek istiyorum. Umarım bir gün Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya gidebilirim.
Umarım insanlar korkmadan yaşayabilir ve birbirlerinin haklarına saygı duyabilirler. Umarım insanlar tutuklanmaktan ya da öldürülmekten ve gazetelerde ölüm haberlerinin çıkmasından korkmadan özgürce gezebilirler. Umarım üç yaşındaki kuzenim benim yaşayamadığım çocukluğumu yaşayabilir. Umarım İsrail askerlerinin gaz bombalarından korkmadan futbol oynayabilirim. Umarım kimse ailesinin gözlerinin önünde öldürülmesini izlemek zorunda kalmaz. Umarım başka hiç kimse Filistinlilerin kanının döküldüğünü görmek zorunda kalmaz. Gerçekten Filistin’i işgalden arınmış görmeyi umuyorum.