Medya özgürlüğü demokratik devletin can damarıdır. Medya özgürlüğü olmazsa, basının iktidarı yönetenlere hesap sorma yetkisi elinden alınmış olur. Gazetecilik bayrağını geleceğe taşıyacak nesillere baktığımızda, medya özgürlüğü, birlik ve dernekleşme sorumluluğunu da beraberinde getiriyor.
Dördüncü Kuvvet olan medyanın özgürlüğü anayasal demokrasilerde çok önemli bir yer tutmaktadır. Yurttaşlığa öncelik veren dördüncü kuvvet bu alanda çok kritik bir rol oynar ve bulunduğu konum itibariyle anayasadaki yeri de çok önemlidir. Medya, yıllar boyunca dünya çapındaki çoğu toplumda kilit ve lider roller oynayan en önemli temellerinden biri olmuş, kokuşmuşluğu ve yozlaşmayı ortaya çıkarmaktan, demokrasileri güçlendirmeye kadar değişen bir dizi rol oynamıştır. Güney Afrika medyası da bu konuda asla istisna tutulamaz.
Uzun yıllar boyunca yerel medya tüm zorluklarla karşı karşıya kaldı. Ancak apartheid yani ırkçılık dahi bu zorlukların aşılmasını engellemedi. Medya, demokrasinin uyanışını sağlamak için eleştirel bir ses olunması konusunda da kesinlikle öncü bir rol oynadı. Güney Afrika’nın anayasal bir demokrasi haline gelmesinin üzerinden yirmi sekiz yıl geçti. Medya bu süre zarfında birçok alanda büyük roller oynadı. Hükümetin sorumluluklarına, özel sektörün hesap verebilmesine, zorla susturulanların yeniden düşüncülerini dile getirebilmesine ve ekonomik durumu iyi olmasına rağmen, durumu kötü olanlar söz konusu olduğunda medya hep etkin şekilde hareket etti.
Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan Dünya Bankası raporuna göre, Güney Afrika küresel olarak eşitsizliğin en fazla olduğu toplum olarak karşımıza çıkıyor. Hükümetin, özel teşebbüslerin ve zengin sınıfın büyük ölçüde farkında olduğu ancak dile getirmediği bu gerçekleri yerel medya gündeme getiriyor.
Güney Afrika Ulusal Editörler Forumu (SANEF), 1996 yılında iki örgütün birleşmesi ile ülkenin demokratik yönetiminde kritik bir rol oynayacak tüzel bir medya oluşturmak için kuruldu. Tüm zorluklara ve baskılara rağmen SANEF, gazetecilerin taciz edilmesinden, medya kuruluşlarının ihtiyacı olan mali kaynağın bulunmasına kadar birçok rol üstlendi. Bu durum medyanın bazı aktörlerinden destek görmedi, daha da endişe vericisi, çoğu kurum için mücadele eden bir örgüt haline geldiğinden SANEF’in kapatılmasını isteyenler tarafından hedef tahtası haline getirildi.
Güney Afrika Anayasası, Haklar Bildirgesi’ndeki ifade özgürlüğünü özenle korur. Bu bildirge, anayasayı istismar etmek isteyenler ve yeri geldiğinde medya özgürlüğünü göz ardı edenler tarafından sıklıkla çiğnenmesine rağmen kilit öneme sahiptir. Anayasa’daki bu güvence, SANEF başta olmak üzere böyle bir hakkın korunmaması durumunda ortaya çıkabilecek tehlikelerin farkında olan diğer önemli kuruluşlar tarafından da gözetilmektedir.
Elbette medya özgürlüğünün baltalandığı durumlar da yaşandı. Medyanın görevini yapmasını istemeyenler tarafından gazetecilerin düşman olarak görüldüğü örnekler oldu. Bu düşmanlığı ortaya atanlar ve bu kötülüğü yapanlar ile bunu ortaya çıkaracak herhangi bir çözümün olamayacağından kesin emin olanlar da aynı kitledir. Güney Afrika medyasının sağlam ve her zaman haberleri adil bir şekilde ele almaya istekli olduğu bilindiği için durum asla bu grupların istediği şekilde olmayacaktır. Güney Afrika medyası yıllarca karşı karşıya kaldığı soruşturmalardan gayet iyi bir şekilde sıyrılmış ve bu alanda kazandığı ödüller ise herkesin görebilmesi için sergilenmektedir.
Yakın zamanda piyasaya sürülen Edelman Güven Barometresi, güven eksikliği söz konusu olduğunda medyayı ikinci sıraya koyuyor. Medyanın ikinci sırada olduğu bu barometrede politikacılar ilk sırada yer alıyor. Güven eksikliğinden doğan ilişkinin ortaya koyduğu bu endişe verici durum, son yıllarda medyaya duyulan güven eksikliğinin sebepleri arasında etik dışı gazeteciliğin nasıl ön plana çıktığı ile ilgilidir.
Karşılıklı güven ortadan kalktığında, medya tüzel kişiliği ile ilişki kurmaya istekli görünen tek bir kişi bulmak zor olur. Güven Barometresi rakamlarının ifade ettiği gerçekler endişe vericidir: “Genel haber ve bilgi kaynağı olarak başlıca hiçbir bilgi kaynağına güvenilmiyor. Arama motorlarına güven %59, geleneksel medyaya %57, kişisel medyaya %43 ve sosyal medya sadece %37.”
Şu anda SANEF’in üye editörlerimizle birlikte üzerinde çalıştığı, ‘Güney Afrika medyasının karşı karşıya olduğu güven sorunları’ konulu bir çalışma var. Siyasi grupların parçası olmayan ve satın alınmış gazetecilerin masa başı haberlerini kabul etmeyen etik gazetecilerle dolu haber merkezlerine s hip olabilmek için çaba sarf ediyoruz. SANEF, emekli hâkim Kathleen Satchwell, Nikiwe Bikitsha ve Rich Mkhondo tarafından hazırlanan ‘Medya Etiği ve Güvenilirliği Sorgulamaları’ bağımsız raporundaki önerileri üzerine bir ‘Medya Etik Barometresi’ hazırlamak için çalışmalar yapıyor.
Kurulun ağustos ayında hazırladığı rapordaki tavsiyeler üzerine SANEF, gazeteciliğin nasıl sürdürüleceği ve halktan ana akıma kadar, medya varlıklarının finansal olarak istikrarlı adımların sağlanacağı modellerin nasıl bulunacağına dair devam eden bir tartışmanın da aralarında olduğu çalışmayı sürdürüyor.
Medya özgürlüğü demokratik devletin can damarıdır. Medya özgürlüğü olmazsa, basının iktidarı yönetenlere hesap sorma yetkisi elinden alınmış olur. Gazetecilik bayrağını geleceğe taşıyacak nesillere baktığımızda, medya özgürlüğü, birlik ve dernekleşme sorumluluğunu da beraberinde getiriyor. Bu neslin yaptıklarına gelecek nesillerin bakmaması gerekiyor, baktıklarında gazetecilik haklarını gerektiği gibi koruyamamaktan, gazetecileri taciz etmeye, hapse atmaya ve öldürmeye kadar uzanan kötü hükümetlere karşı birlik olunamamasından dolayı hayal kırıklığına uğrayacaklar.
Bizim görevimiz, kamuoyunun önemli gördüğü konuları ele almaktır, dolayısıyla halkın güvenini yeniden kazanmamız, etik davranmamız gereken bir meslektir ve biz Dördüncü Kuvvet’in herhangi bir korku ya da iltimas olmadan işini yapabilmesine izin verebilecek güvenli alanların oluşturulması için çağrıda bulunmaya devam edeceğiz.
- Reggy Moalusi, Güney Afrika Ulusal Editörler Forumu SANEF’in (South African National Editors’ Forum) İcra Kurulu Direktörü