Site icon International Journalists

Devlet Gazetecileri Mücadeleye Zorluyor

“Çok sayıda tutuklu gazeteci var. Dayanışmayı, her bir arkadaşımız için göstermeliyiz, sadece göz önünde olanlar için değil. Çünkü, gerek sahada gerekse bizi tutsak etmeye çalıştıkları hapishanelerde ancak dayanışmanın ruhuyla ayakta kalabiliriz”

PINAR GAYIP / ETHA MUHABİRİ

Journalist Post ÖZEL

Anlatılması zor şeyler aslında. İnsan yaptığı haberler nedeniyle tutuklanır mı? Türkiye’de maalesef haberlerinden kaynaklı, devlet tarafından “örgüte üye” yapılan, “örgüt propagandası yaptığı” iddia edilen gazetecilerden birisi de benim. Yani devlet aslında biz gazetecileri bir şekilde mücadele
etmeye zorluyor…

Türkiye Gazeteciler Sendikası, 10 Eylül’de 72 basın çalışanının tutsak olduğunu duyurdu. Tutuklanma gerekçelerinin hepsi de haberleri. Çünkü tutuklu gazetecilerin tek derdi gerçeği haberleştirmek ve bunu halka ulaştırmak. Türkiye’de işte bu noktada iktidarla ters düşüyoruz. Bir şekilde bedelini ödetmek istiyor.

Yıllardır Etkin Haber Ajansı’nda (ETHA) çalışıyorum. Evimin ve işyerimin adresi belli iken ifadeye çağrılmak yerine gece yarısı uzun namlulu silahlarla çalışma arkadaşım Semiha Şahin ile birlikte kaldığımız ev basıldı. Hukuksuz başlayan süreç bir haftalık gözaltı, ardından da tutuklamayla devam etti. “Hapishane koşullarının iyisi kötüsü olmaz.” derler ancak başka hapishanelerde olan tutsak arkadaşlarımla yaptığım yazışmalarda 14 ay kaldığım Bakırköy Kadın Hapishanesi’nin “kötünün iyisi” olduğunu söyleyebilirim. Gece yarısı polisler tarafından hapishaneye bırakıldık. “İnce arama” dediğimiz çıplak arama uygulamasını yapmak istediler. Sanırım en önemli an o esnaydı. Ayakkabınızı çıkarmanızı, tamamen soyunmanızı istiyorlar -bazı hapishanelerde makat ve
vajina araması yapıyorlar-. Elbetteki kabul etmedik, insanlık dışı bir uygulama olduğu noktasında tartıştık. Haklarımızı biliyorduk. Sonuçta uygulayamadılar. Fakat biliyoruz ki bu uygulamaya maruz kalanlar da oldu.

Hapishane zor bir alan. İnsanı esir eden aslında duvar ya da demir parmaklıklar değil, düşünceleridir. Tutuklu olduğum 14 ay boyunca kendimi üretmeye gayret ettim. Tutuklu olduğum hapishanede sık sık gazete/dergi yasağı oluyordu. Bu durum o kadar çok zorluyor ki, çünkü bir gazeteci olarak gündemi takip edememekle karşı karşıya kalıyorsun. Verilen sınırlı gazeteden, satır aralarını yorumlayarak birşeyler öğrenmeye çalışıyor, iktidara yakınlığı ile bilinen haber kanallarında yapılan yorumlardan gerçekleri anlamaya gayret ediyorduk.

Çünkü biliyoruz ki, onların derdi gerçekleri halka ulaştırmak değil, iktidarın istediğini söylemekti. Birçok meslektaşıma göre “şanslı” bir tutsaklık süreci geçirdim. Dışarıdaki meslektaşlarım dayanışmalarını hiç eksik etmediler. Mektupları, benim/bizim için yapılan haberler, röportajlar ve en güzeli mahkeme salonunda arkamı döndüğümde onlarla göz göze gelmek, tebessümlerinin sıcaklığını hissetmekti.

Hapishanedeyken de sıkça dile getirdiğim şeylerden biri dayanışmanın önemiydi. Dayanışmayı hisseden, gören tutuklu gazetecilerdendim… Ancak ne yaşadığı bilinmeyen çok sayıda tutuklu gazeteci var. Dayanışmayı, her bir arkadaşımız için göstermeliyiz, sadece göz önünde olanlar için değil. Çünkü, gerek
sahada gerekse bizi tutsak etmeye çalıştıkları hapishanelerde ancak dayanışmanın ruhuyla ayakta kalabiliriz.

Türkiye’de Sosyalist çizgide yayın yapan Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Pınar Gayıp, 14 ay Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kaldı. Halen tutuksuz yargılanması devam ediyor ve Türkiye dışına çıkması mahkeme kararıyla yasaklandı.

Exit mobile version