BirGün gazetesinin yöneticileri İbrahim Aydın, Barış İnce, Can Uğur ve Bülent Yılmaz hakkında “Fuat Avni” adlı Twitter hesabına ait paylaşımlara dair 2014-2015 yılları arasında gazetenin internet sitesinde yayımlanan haberler nedeniyle “terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması 26 Kasım 2019 günü İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
P24 tarafından takip edilen duruşma gecikmeli olarak saat 12:10’da başladı. Duruşmada sanık sıfatıyla yargılanan İbrahim Aydın, Barış İnce, Can Uğur ve Bülent Yılmaz ile avukatları hazır bulundu.
Sanıkların kimlik tespitlerinin yapılmasının ardından mahkeme başkanı iddianamenin özetini okudu. Daha sonra sanıkların savunmalarına geçildi.
“Suç kastı yok”
İddianamenin hazırlandığı dönemde gazetede yazı işleri müdürü olduğunu söyleyen Barış İnce, “Fuat Avni” ismiyle bilinen Twitter hesabına ait tweetlerin, 15 Temmuz darbesinin oluşmadığı koşullarda haberleştirildiğini söyledi. İnce, “Fuat Avni” tweetlerinin aynı tarihlerde Hürriyet ve Mynet gibi pek çok haber sitesinde de yüzlerce kez haberleştirildiğini ifade etti. İnce savunmasına şöyle devam etti: “Fuat Avni’nin her söylediğinin çıkması sonucu biz de haber yaptık. Daha sonra Fuat Avni’nin kimliği merak edilmeye başladı. Uzun süre bir bakan olabileceğini düşündük. Girdiğimiz haber sayısı diğer gazetelerden fazla değil. Sol sosyalist yayın yapan bir gazeteyiz ve cemaat ile bir ilişkimiz asla söz konusu olamaz. Twitter fenomeni dememiz de sosyal medyada bu tabirin kullanılmasından kaynaklı. Sabah gazetesi de Fuat Avni için aynı ifadeyi kullanmıştır. Herhangi bir suç kastımız yoktur.”
Mahkeme başkanı İnce’ye haber kaynaklarını sordu
Mahkeme başkanı İnce’ye, “Özellikle internet gazeteciliğini biraz anlatır mısınız? Doğrulanmıyor mu haberler? Haber kaynaklarınız kimler? Kaynağı belli olmayan haberleri araştırmadan alıp direkt yayınlıyor musunuz?” şeklinde sorular yöneltti. İnce ise diğer gazeteler, haber ajansları ve sosyal medyanın haber kaynakları arasında olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Twitter bu tarz ifadelere aleniyet kazandırıyor. Buraya bir bilgi konulduğunda herhangi bir yoruma dayandırmadan yayınlıyoruz. Fuat Avni’nin tweetlerini de böyle yazdık. Kendisiyle ilgili haberler çok ilgi çekiyordu. Bu yüzden bütün gazeteler kullandı.”
İnce, mahkeme başkanının, “Geriye dönüp keşke şöyle yazsaydık, eksik bıraktık dediğiniz husus var mı?” sorusunu ise “Her dediği çıkan bir adam vardı ve doğru bilgilere ulaşabilen bir kişi olduğunu düşünüyorduk. Ama bugünden baktığımızda bunların hangi amaçla sızdırıldığını anlıyorum” diye yanıtladı.
“Algı yaratmak için haber yapmadık”
İnce’nin ardından Bülent Yılmaz’ın savunmasına geçildi. Yılmaz, 2006’dan 2014 yılının sonuna kadar gazetenin imtiyaz sahibi olduğunu, pozisyonu gereği editoryal sorumluluğu ve haber içeriklerine dahlinin olmadığını kaydetti. BirGün’e yapılan suçlamanın o dönem herkes tarafından takip edilen bir hesapla ilgili olduğunu ve bahsi geçen şahsın yazdıklarına ilişkin pek çok kurumun haber yaptığını anlatan Yılmaz, “Gazete ve gazetecinin haber yaparken tek motivasyonu toplumun haber alma özgürlüğüdür. BirGün gazetesi hiçbir zaman kamuoyunu değiştirmek, algı yaratmak için haber yapmamıştır” dedi.
Mahkeme başkanı Yılmaz’a, “İmtiyaz sahibi olarak haberi kontrol etme isteğiniz oluyor muydu?” diye sordu. Yılmaz ise dahlinin söz konusu olmadığını beyan etti.
“Mesleğimiz gereği haber yaptık”
Yılmaz’ın ardından Cansever Uğur savunma yaptı. “Fuat Avni” tweetlerinin haber yapıldığı dönem politika editörü olduğunu belirten Uğur, “İddianamede yer alan biçimde bizim terör örgütüne yardım etmek gibi bir durumumuz söz konusu olamaz. Çünkü tarikat ve cemaatlere karşı çıkan bir yayın çizgimiz vardı. Suçlama konusu haberlere gelince, aleniyet kazanmış bilgiler gazeteciler tarafından yayınlanması gereken bilgilerdir. Bunlar habercilik refleksiyle mesleğimiz gereği yaptığımız haberler. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
Mahkeme başkanı, “O dönem bu haberlerin havada uçuştuğu bir ortam vardı. Sorumlu gazetecilik diye bir jargon var. Şimdi dönüp bakınca bunu eksik yapmışız dediğiniz bir şey var mı?” diye sordu. Uğur, “Bizim yapmış olduğumuz bahsi geçen haberler, bile isteye yardım ile alakalı değil. Bir ülke ile ilgili çarpıcı bilgiler aleniyet kazanmış bir sosyal medya platformunda yayınlandığında gazeteciler bunun haberini yapar” yanıtını verdi.
Mahkeme başkanının Uğur’a, “Yarın yine böyle bir şey olsa sorgusuz sualsiz yazar mısınız yani?” sorusu üzerine tüm sanıklar müdafii avukat Ali Deniz Ceylan söz alarak, “Ülkeyi yönetenler bile üç sene sonra biz aldatıldık dedi. Gazetecinin işi haber yapmaktır” dedi.
Mahkeme başkanı, “Devlet bile bilemedi biz nasıl bilelim diyorsunuz. Yarın böyle bir şey olduğunda ben en azından dönüp bakarım algı mı yaratılıyor diye. Bir de ona bakmak lazım” dedi. Uğur, “Gazeteci olarak kamuoyunu ilgilendiren ve halkın çıkarına olan konuları yazmakla yükümlüyüm” diye cevap verdi.
“Suçlamalarla itibarsızlaştırılmaya çalışılıyoruz”
İbrahim Aydın ise, BirGün’ün hiçbir kurum, kişi, tarikat ve cemaate bağlı olmayan bağımsız bir gazete olduğunu kaydetti. Aydın, “Sosyalist gelenekten gelen bir insanım. 1982’de devrimci yol davasında yargılandım. Tarikatlar, cemaatler hatta gladyo gibi emperyalist kapitalist örgütlerle mücadele ettik. 12 Eylül darbesine karşı olduğum için 11 yıl ceza aldım. Tarihsel olarak cemaatlerle hep bir kavgamız oldu. Sonuç itibarıyla bağımsız ve politik çizgisi olan bir yayın yapıyoruz. Bu saldırıyı, Türkiye’de ölmüş, inandırıcılığı kalmamış olan medyaya da saldırı olarak değerlendiriyorum. Bu suçlamalarla itibarsızlaştırılmaya çalışılıyoruz” diye konuştu.
Mahkeme başkanı, “Yarın yine böyle bir şey olsa sorgusuz sualsiz yazar mısınız?” sorusunu Aydın’a da sordu. Aydın şu yanıtı verdi: “Şu anki süreçte bu haberlerin ne anlam ifade ettiğini biliyoruz, fakat o süreçte bunun ayırdına varamazdık. İktidar içi çatışmalar sonucu bazı bilgiler dışarı sızabilir. Bugünkü hareketle şu doğru, şu yanlış demek tarihi çarpıtmak olur.”
“Ortada suç yok”
Sanıkların savunmalarının ardından avukatların beyanlarına geçildi. Avukat Tolgay Güvercin, BirGün gazetesinde yayımlanan Gülen cemaatini eleştiren haberlerin örneklerini mahkemeye sundu.
Güvercin, “Bu gazetenin baştan sona bütün yayın çizgisi, bu gayrimeşru oluşuma karşı çıkmaktır. Neyi eksik yaptık sorusunun cevabına gelirsek; devletin en başındaki kişilerin bile sonradan çıkıp ‘kandırıldık’ dediği yapılanmadan bahsediyoruz. Devletin en tepesinin bilmediği şeyi gazetecilerin bilmesi olanaksızdır. Bir ceza yargılaması yapıyoruz ama burada suç yok. Burada en fazla söylenecek şey ‘sen kötü gazetecilik yaptın’dır. Araştırmadılarsa kötü gazeteciliktir ve buradan suç çıkmaz” dedi.
Avukat Ali Deniz Ceylan da, “Gazetecilerle ilgili son dönemde oluşturulmuş bir yanlış tabir var, ‘algı oluşturmak’. Yargı, gazetecinin maddi gerçeği ortaya çıkarmak gibi bir sorumluluğu var diye yaklaşıyor. Yapılan yanlışları değerlendirmenin yeri ağır ceza mahkemeleri değildir. Gazetecilerin baskı altında olmadığı bir yerdir. Kamuoyunun denetimini sağlayacak özgür basın ortadan kalkmış durumdadır ve bu tartışma kamuoyunca yapılmalıdır, ceza mahkemesinde değil. 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkan bir örgütten bahsediyoruz.” diye konuştu.
Son olarak söz alan avukat Erdal Fatih Çanakçı, “Arkadaşlarımız basın özgürlüğü kapsamında haklarını kullandı” dedi.
Açık müzakere yapan mahkeme ara kararında, duruşma savcısına esas hakkındaki mütalaasını sunması, sanık ve avukatlarına da esas hakkındaki savunmalarını yapmak ve varsa soruşturmanın genişletilmesi taleplerini iletmek için bir sonraki celseye kadar süre vererek davayı 5 Mart 2020 tarihine erteledi.
Kaynak: P24