Site icon International Journalists

Beş soruda Türkiye’de basın özgürlüğü

Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’de ortaya yine karamsar bir tablo çıkıyor. Beş soruda Türkiye’de basın özgürlüğünü derledik.

    

Türkiyede kaç gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde bulunuyor?

Türkiye’de Gezi Parkı eylemleri sonrasında medyaya yönelik baskıların 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında zirveye ulaştığı gözlemleniyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütüne göre, Türkiye cezaevinde bulunan gazetecilerin sayısının en yüksek olduğu ülke. Ancak, bu sayı çeşitli kuruluşların verilerine göre farklılık gösteriyor.Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre 148 gazeteci, Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne (ÇGD) göre ise 140 gazeteci tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde bulunuyor. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) verilerine göre de cezaevindeki gazeteci sayısı 161. Bağımsız Gazetecilik Platformu P24’ün internet sayfasında ise en az 184 gazeteci ve medya çalışanının cezaevinde olduğu belirtiliyor.

P24’e göre gazetecilerin çoğu “darbe girişimi” soruşturması kapsamında cezaevinde bulunuyor. Cezaevindeki gazetecilerin çoğuna “terör örgütü üyeliği” veya “terör örgütü propagandası” yapmak gibi suçlar yöneltiliyor.

Yargılanan gazeteciler hakkında nasıl kararlar çıktı?

Çoğu medya çalışanının aylarca hakkında iddianame hazırlanmaksızın tutuklu kalması hem Türkiye’de hem de Avrupa’da eleştirilere neden oluyor. Öte yandan, yargılanan bazı gazeteciler hakkında geçtiğimiz aylarda karar çıktı.

Deniz Yücel serbest bırakıldı ama beraat etmedi

Bir yıl boyunca hakkında iddianame bulunmadan tutuklu kalan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in Şubat’ta tahliye edilmesi uluslararası düzeyde memnuniyetle karşılandı. Ancak, beraat etmeyen Yücel, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Deniz Yücel’in serbest bırakıldığı gün, gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri iddiasıyla yargılandıkları davada “anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması da tepki toplayan gelişmelerden oldu.

Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının “terör örgütüne yardım” suçlamasıyla yargılandığı davada Ahmet Şık, Murat Sabuncu gibi isimlerin tahliye edilmesi memnuniyet yaratsa da, Nisan ayı sonunda Cumhuriyet Gazetesi’nin 14 çalışanının 7 yıl 6 aya varan hapis cezasına çarptırılması Türkiye’de ve uluslararası düzeyde tepki topladı.

Cezaevinde olmayan gazetecilerin durumu nasıl?

Türkiye’deki gazetecilik meslek kuruluşlarına göre, cezaevinde olmayan gazetecilerin de durumu da iç açıcı değil. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “OHAL ilanından bu yana gazeteciler üzerinde var olan cezai ve mali baskıların arttığına” dikkat çekildi. Ggazetecilerin cezaevinde bulunmasının yanı sıra “sansürün arttığı, eleştirel gazeteciliğin, araştıran sorgulayan gazeteciliğin önünün tamamen kesildiği” vurgulandı.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu 10 Mart’ta tahliye edilmişti

Bunun yanı sıra Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında 180’den fazla medya kuruluşu kapatıldı. Ayrıca çok sayıda medya çalışanı işsiz kaldı. Bağımsız İletişim Ağı bianet tarafından yayınlanan 2017 yılı Medya Gözlem Raporu’na göre geçen yıl 166 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı veya işten çıkmak zorunda bırakıldı. Bianet raporlarına göre, 2016 yılında ise işsiz kalan gazeteci sayısı üç bine yakındı.

Bünyesinde Hürriyet, Posta ve Fanatik gazeteleri ile Kanal D, CNN Türk gibi televizyon kanallarını bulunduran Doğan Medya Grubu’nun Demirören Holding’e satılması da bazı gazetecilerin programlarının son bulmasına veya işsiz kalmalarına yol açtı. Doğan Medya Grubu’nun Demirören’e satışı ‘medyanın tek sesli hale gelmesi’ şeklinde yorumlanarak, büyük tepki de topladı. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün Almanya temsilcisi Christian Mihr, “Doğan Grubu’nun herhangi birine değil de, hükümete son derece yakın olan Demirören Grubu’na satılması beni endişelendiriyor” diyerek,  satışı “basın özgürlüğü açısından bir kara gün” olarak nitelendirdi.

Uluslararası kuruluşlar Türkiye’deki basın özgürlüğünü nasıl değerlendiriyor?

Uluslararası meslek ve insan hakları kuruluşları, Türkiye’de çok sayıda gazetecinin cezaevinde olmasına ve basın özgürlüğü ihlallerine tepki gösteriyor.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’a göre Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesi

Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’de 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bu yana ifade ve basın özgürlüğü ihlallerinin arttığına dikkat çekiyor. Uluslararası Af Örgütü Almanya şubesinin Dünya Basın Özgürlüğü günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Türkiye’de basın özgürlüğünün yaklaşık iki yıldan beri zincire vurulmuş olduğunu” vurgulandı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayınlandığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre, Türkiye 2018’de bir önceki yıla göre iki basamak gerileyerek 180 ülke arasında 157’nci sırada yer aldı. Örgütün Nisan ayı sonunda yayınlanan raporunda, Türkiye “gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi” olarak nitelendirilerek, Türkiye’de hukuk devleti ilkelerinin gerçek anlamda uygulanmadığına işaret edildi.

ABD merkezli düşünce kuruluşlu Freedom House’un Ocak ayında açıklanan 2018 yılı Dünya Özgürlükler raporunda, Türkiye basının özgür olmadığı ülkeler arasında yer aldı. Raporda, Türkiye’de bazı bağımsız gazete ve haber portallarının yayınlarına devam edebilmesine rağmen, siyasi baskı altında oldukları ifade edildi. Cezaevindeki gazetecilerin sayısının en yüksek olduğu ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekildi. Raporda, ana akım medyanın, özellikle de televizyon kanallarının hükümetin çizgisini izlediği belirtildi.

Hükümet eleştirilere nasıl karşılık veriyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet üyeleri, Türkiye’de basının özgür olduğunu, hiçbir gazetecinin, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde olmadığını savunuyor. Erdoğan, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada da, “Bugün Türkiye basın özgürlüğü, en yeni iletişim teknolojileri, sosyal medya, internet gazeteciliği konularında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almaktadır” demişti. Erdoğan açıklamasında, “Siyasi hayatım boyunca şahsım da zaman zaman medyadan zarar görmeme rağmen farklı seslerin, farklı kültürlerin kendini ifade edebilmesi, fikirlerini rahatlıkla söyleyebilmesi için mücadeleler verdim, vermeye devam ediyorum” ifadesini kullanmıştı.

Kaynak: DW

Exit mobile version